Top
M. Serdar Kuzuloğlu

M. Serdar Kuzuloğlu

serdar@kuzuloglu.com

21/05/2014

İnternet kesintilerinin anlamı

19 Mayıs günü sosyal medya kullanıcılarının Türkiye’nin gündemini oluşturan konulara ek bir maddesi daha vardı: Twitter’ın da bulunduğu pek çok site, saatler boyu erişilemez hale gelmişti. Avrupa merkezli bazı internet şirketleri yaşanan aksaklığın okyanus altındaki veri kablolarındaki teknik sorunlardan kaynaklandığını duyurduysa da bu açıklama kimseyi ‘kesmedi’.

Türkiye’deki genel algı hükümetin interneti; özellikle de sosyal ağları takip edebilmek ve ‘gerekli görüldüğü hallerde’ kapatabilmek için teknik prova yaptığı yönündeydi.

Bu iki olayın mucizevi bir tesadüfle aynı güne denk gelme ihtimalini yok saymamakla birlikte oyumu (o esnada yaptığım birkaç teknik analize de dayandırarak) kablolardan yana kullanıyorum.

Bugün milyarlarca insan ve makineyi birbirine bağlayan internetin günün sonunda birkaç kablo üstünde çalıştığına inanmak zor geliyor olabilir. Ama 2003’teki Cezayir depreminde Akdeniz’in dibinden geçen hat koptuğu zaman Türk internetinde yaşananlar eminim hafızalarda tazedir.

Tekinsiz işler

Sebebi ve sonucu ne olursa olsun bu tip aksaklıkların ardında hep hayırsız bir olay ve niyet aramak her zaman daha akıllıca.
Aklıma ABD’nin dış istihbarat kurumu NSA’nın operasyonlarına dair iddiaları derlediğim 2008 tarihli bir haber geliyor. Oysa o dönem çokları tarafından komplo teorisi, şehir efsanesi olarak yaftalanan iddialar NSA çalışanı Edward Snowden’in yıllar sonra gelen belgeli itiraflarıyla epey örtüşüyordu (bit.ly/1kjbFol).

Elektronik takibin yöntemleri ve ulaştığı boyut biz fanileri her an, her şeye karşı hazırlıklı olmaya zorluyor (bit.ly/15eII59). Bahamalar’ın istisnasız bütün telefon abonelerinin bütün konuşmalarını dinleyip bir ay süreyle kayıtlı tutan bir kurumun kabiliyetini sorgulamak fazlasıyla gereksiz (bit.ly/1kjriMv).

İğne-çuvaldız

Bizimkiler de yabana atılacak türden değil asla! 2013 Gezi Parkı Olayları ve 17 Aralık 2014 Yolsuzluk Operasyonu sürecinde internette yaşadıklarımız belleklerde hâlâ taze. Devlet eliyle güvenli iletişim (SSL) sertifikalarının sahtesini üreterek ve bizi ulaşmak istediğimiz sitelere yönlendiren DNS sunucularında sahte aracılar kullanarak (DNS Spoofing) siber takipte dünya internet tarihine geçtik bile. Diğer her şey bu ikisinin yanında detay kalıyor. Fakat elektronik ortamda devletin kendisi de asla güvende sayılmaz.

Bunun son ispatı geçen ay üçüncüsü düzenlenen Cyber Europe etkinliği oldu. Konferans, devlet ve özel sektörden 200 güvenlik kurumunu ve 400 siber güvenlik uzmanını bir araya getirdi. Amaç Avrupa’ya yönelik dijital saldırılara karşı kıta çapında bir internet kalkanı kurmak, ülkelerin ulusal ‘e-savunma’ sistemlerini güçlendirmek ve istihbarat kurumları arasında bilgi paylaşımı ve koordinasyonu sağlayabilmekti. Hazır bu kadar katılımcıyı bulmuşken Avrupa Birliği’nin ‘2020 Dijital Ajandası’ başlıklı girişimi de konuşuldu (bit.ly/1kjq9Va). 

2011’de uğradığı dijital saldırı sonucu işleyemez hale gelen Avrupa Komisyonu için ümit verici bir girişim olsa da Cyber Europe zirvesi de ne yazık ki pratiğe dönüşmesi zor teorik hevesler geçidiyle son buldu (ilginç yaklaşımlardan biri İsveç Korsan Parti temsilcisi Amelia Andersdotter’in bu işi gönüllülerden oluşacak bir sivil yapıya terk etme fikriydi).

Her şeyin bu kadar kırılgan ve güvenilmez olduğu bir ortamda bu kadar çok insan, şirket ve hizmetin mantıklı bir açıklaması olmalı elbet.


Bebeklere özel bilek telefonu

Piyasaya çıkan ürünlere ve satış rakamlarına bakılırsa giyilebilir cihazlar yakın geleceğin en hararetli tüketici elektronik kategorisi olacak gibi.
 
Bu alanın en gözdesiyse akıllı kol saatleri ve bileklikler. İsveç kökenli Tintell adlı girişim, bebek ve çocukların da bu trendin bir parçası haline gelmesini hedefliyor. Takan kişinin nerede olduğunu takip etme imkânı sunan bilek telefonu üstündeki tek bir düğmeye basıldığında belirlenen numaraları arayıp konuşma yapmayı da sağlıyor. 

Tek şarjla yedi gün çalışabilen Tintell’in 2015’in nisan ayında piyasaya sürülmesi planlanıyor. (www.tinitell.com



Makyaj setini evinde üret

ABD’nin seçkin üniversitelerinden Harvard’da işletme okuyan Grace Choi, New York’taki Disrupt konferansında tanıttığı girişimiyle kişisel bakım dünyasında yeni bir sayfa açtı. 

Choi, geliştirdiği Mink adlı üç boyutlu yazıcıyla herkesin kendine özel makyaj malzemeleri üretmesini mümkün kılıyor. Cihaz pudra, ruj ya da krem gibi istediğiniz her tür makyaj malzemesini birkaç dakikada üretebiliyor. 

Dilediğiniz renk, ton ya da yoğunlukta üretebildiğiniz setlerde sonuç sadece hayal gücünüzle sınırlı. Mink’in yıl sonunda 300 dolar etiketle piyasaya sürülmesi hedefleniyor (gracemink.com).



Windows dertlerinin ilacı


Akıllı telefon ve tabletlerin etkisiyle hayatımızdaki ağırlığını kaybetmiş olsa da Microsoft Windows hâlâ bireysel ve kurumsal dünyada hatırı sayılır bir kitleye sahip.
 
Neredeyse ilk gününden beri güvenlik sorunlarının da merkezi. Avecto’nun çalışması Windows’taki yönetici (administrator) yetkilerini kaldırmanın dahi tek başına kritik güvenlilk açıklarının yüzde 92’sini geçersiz kıldığını ortaya koydu. 

Aynı yöntemle Microsoft’un 2013’ten beri duyurduğu açıkların da yüzde 60’ından kurtulmak mümkün. 

Kısıtlı kullanıcı hesabıyla Microsoft Office yüzde 91, Internet Explorer yüzde 100’ü daha güvenli hale gelebiliyor. (bit.ly/1hYwfpE). 




Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp