Top
Ferhan Istanbullu

Ferhan Istanbullu

ferhan.istanbullu@gmail.com

18/03/2016

Moda dünyası antidotunu yaratıyor

Sosyal medya dünyasında herhangi bir etkinliği ünlülerin ‘şereflendirmesinin’ ne denli heyecan yarattığını, duyulmaya-bilinmeye ne denli katkısının olduğunu kabul etmemek imkansız. Yalnız konu defilelere geldiğinde moda basını ve moda profesyonelleri bir süredir işin tadının kaçtığından şikayetçi.

Defileler konuyla ilgili profesyonellerin ve özel müşterilerin koleksiyonları görmeleri için icat edilmiş bir tür sunum formatları. İzleyicinin koleksiyondan etkilenmesi ve sahip olmayı istemesi adına şov mahiyetinde görsel hoşlukları da elbette barındırıyor. Yalnız son dönemde konu tamamen ünlüleri eğleme çabasına dönüşünce markalar çıkan çatlak sesleri bastırmak adına farklı stratejiler düşünmeye başladı. Şimdi moda sunumlarına sanatın ve zanaatın eklendiği, özgün yaklaşımların sergilendiği örnekler adından söz ettiriyor.

Dice Kayek, 'Jokes' filminden... Vanessa Beecroft'ın Tod's için yaptığı canlı enstelasyon.

Vereceğim ilk örnek, son Paris Couture haftasının en başarılı sunumlarından birini yapan bizden bir marka; Dice Kayek’e a ait. Bu hafta içinde gerçekleşen İstanbul moda haftası kapsamında İlkbahar/Yaz 2016 koleksiyonlarını ‘JOKES’ adlı film ile sunmayı tercih ettiler. Filmde, Dice Kayek’in yaklaşık 85 parçadan oluşan koleksiyonundan 10 siluet moda severlere sunuldu. Ödüllü sanatçı Marie Schuller’in yönetmenliğini yaptığı bu işbirliği aslında tasarımcı Ece Ege’nin hep kurduğu bir rüyanın ürünü: “Ben zamanında sinema mı okusaydım diye düşünen, sinemanın görselliğinden çok etkilenen bir tasarımcıyım. Marie ile ilk kez 2014 yılında İstanbul’da da gösterdiğimiz Noir (Siyah)’i hazırladık. Bu film ile 2014 Milano Moda Film Festivali kapsamında ‘En İyi Styling’ ödülünü aldık. Hep mega prodüksiyonlu bir filmin kostümlerini hazırlamak ve sanat danışmanlığını yapmak istiyorum. Koleksiyonları hazırlarken de pek çok filmden ilham alıyorum” diyor. Koleksiyonu film aracılığıyla göstermenin markaya nasıl bir faydası olabilir diye sorduğumda ‘Bence bu filmler modanın mesafeli duruşunu ortadan kaldırıyor’ diyor Ece Ege. 4 kısa Dice Kayek filmini izlemenin ardından bu görüşe kesinlikle katılıyorum. Podyumda ya da gösterişli moda çekimlerinde izleyici/müşteri o tertip içinde şahane görünen modele bakınca başka ruh hallerine girebiliyor. Kıyafetleri kendisinin manken gibi taşıyamacağını düşünüp  ebediyete kadar siyah giyinmeye karar verebiliyor. Profesyonelse  de ‘gerçek’ insanlara bu kıyafeti satıp satamayacağını sorguluyor. Oysa filmde doğal hareket eden bir bedeni izlemek söz konusu olunca mankenin giydiği kıyafet de bir biçimde ‘normalleşiyor’, karşınızdaki kadın bir hayal olmaktan çıkıyor.

Yönetmen Marie Schuller, şu an kreatif dünyanın en yaratıcı işlerini üreten platformlardan olan Show Studio’nun Moda Bölümü Başkanı. Hazırladıkları ‘Jokes’ filminin deneysel bir çalışma olduğuna dikkat çekiyor. 2016 ilkbahar/yaz koleksiyonunun kullanıldığı filmde mizah, sinema ve moda bir arada. Dünya barışına çareymişçesine bir iddiayla kıyafet sunumları görmeye alışmış gözler, işin için esprinin katılmasından, moda konusunun hafifliyor olmasından hoşnut. Hep ulaşılmaz bir obje; neredeyse bir ‘yüksek sanat’ ürünü olarak sunulan moda konusuna eğlenceyle yaklaşılması herkese iyi geliyor.

İkinci örnek de İtalya’dan çıkan köklü deri aksesuar markası Tod's’tan... Marka geçtiğimiz Milano moda haftasında ünlü performans sanatçısı Vanessa Beecroft ile bir orijinal sunum gerçekleştirdi. (Kanye West’in Yezzy adlı çok konuşulan koleksiyonunu sunarkenki sağ kolu da Vanessa Beecraft’tı.) Beecraft, kısmi podyum kısmi sanat enstelasyonu kimliklerini aynı anda üstlenen, çok iddialı performan sunumların ardındaki bir isim. Tod's için de VB Handmade adlı performansında ünlü top model Karlie Kloss’u kocaman bir masanın üzerinde yatırıyor. Masanın etrafında 12 model ve Tod's’u emektar bir ustası yer alıyor. Mankenlerin üzerinde Tod's ustalarının iğneyle tutturduğu deri ‘parçalar’ var. Kloss, sanatçı Beecroft’ı temsilen aynı onun saçları gibi kızıl bir peruk takmış.

 

Beecroft bu işiyle kendi tabirleriyle ‘Tod's kalitesini yaratan ustaların el işçiliğini, maharetini ve sanatını bir tür çağdaş gösterişe dönüştürüyor’. Beecroft ile çalışma kararında şüphesiz markanın sahibi, vizyoner kişiliği ile de tanınan Diego Del Valle’nin ciddi bir sanat koleksiyoneri olmasının da payı var. Ayrıca kendisinin bir moda etkinliğinde sanat şovu yapmanın ticari ve sansasyonel yanıyla değil sanatçıların yaratıcı süreçteki hassasiyetine de dikkat eden biri olduğundan söz ediliyor. 

Vanessa Beecroft’a bu mizansendeki ilhamı sorulduğunda modanın çığır açan fotoğrafçısı Guy Bourdin’in adını vermesi bana samimiliğiyle sempatik geliyor. Ayrıca yaratıcı süreç içinde markalar kadar sanatçıların da kafalarının bir köşesinde esin kaynaklarını nasıl da akıllarının bir köşesinde tuttuklarına dair iyi bir örnek…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp