Top
Erman Ata Uncu

Erman Ata Uncu

ermanata64@gmail.com

24/02/2016

Olay sadece 'Aşiret Mektebi' değil

Devlet dairesi ve gittiği okul arasında herhangi bir fark olmayan kuşak için bu iki kurum arasındaki ilişkiyi kavraması daha da kolaydır muhtemelen… Ne de olsa bugünün okullarının duvarlarında “dört mevsim panosu” dışında da renkli birtakım illüstrasyonlar, mavi ya da siyah önlük yerine iç açıcı renklerde üniformalar var. Ancak tüm bunlar, okulun daha ilk gününden itibaren, öğrencilerini neredeyse askerî nizamla terbiye etmeye çalıştığı gerçeğini saklamaya yeter mi? Beden eğitimiyle şekillendirilmek istenen vücutlar, yetişkinlere her şekilde saygı duyma zorunluluğu, kimi zaman dayakla törpülenmek istenen çıkıntılıklar vs. Yine de eğitim sisteminden, müfredattan şikayete başlamadan önce akılda tutmakta fayda var? belki de işin doğası bu. Duvarları hangi renkte olursa olsun, ne kadar müfredat dışı aktivite gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, eninde sonunda öğrencilerini şekillendirmek üzerine tesis edilmiş bir kurum bu ve iktidarın kendini görünür kıldığı noktalardan sadece birisi.

KÜRT ŞEHİRLERİNDEN GELEN ÖĞRENCİLER...
İhsan Oturmak’ın Depo’da açılan sergisi ‘Üç Kusurlu İşlem: Aşiret, Mektep, Medeniyet’in temelinde, her köşenin çizgi film karakterleriyle süslendiği zamanların çok öncesinden bir eğitim kurumu, 1892’de kurulan ‘Aşiret Mektepleri’ var. Abdülhamit’in ümmetçi anlayışı doğrultusunda büyük oranda Kürt şehirlerinden öğrencilerin kabul edildiği okullar bunlar… Senaryo tanıdık. Doğu’dan gelen öğrenciler, İstanbul’da bir kısmı Kürt ve Arap öğretmenler tarafından eğitildikten sonra ümmet fikrini aşılamaları için kendi bölgelerine geri gönderiliyor.

ASIK SURATLI, CİDDİ VE CENDERE GİBİ DARALTICI
Depo’nun orta yerinde de bu öğretmenlerden Cibranlı Halit’i etrafındaki öğrencilerle tasvir eden ‘Oynamak İstemiyorum’ karşılıyor izleyeni. Söz konusu polyester figürler, oyunla askerİ nizam arasındaki ilişkinin kanıtı gibi serginin merkezinde… Ya da başka bir deyişle iktidarın hiç beklemediğimiz yerlerde nasıl karşımıza çıktığının kanıtını sunuyorlar. ‘Islahat­ı Elifba ve Tefekkür 1’de Osmanlıca yazılı bir tahta önünde poz veren fesli öğrencilerden ‘Yenileşme 1’in beyaz yakalı siyah önlüklü Cumhuriyet çocuklarına, Oturmak’ın aktardığı her manzara, Türkiye’de eğitimi biçimlendiren iktidarın değişmeyen yüzünü gösteriyor: Asık suratlı, ciddi ve bir cendere gibi daraltıcı...

Engin Sustam’ın küratörü olduğu 'Üç Kusurlu İşlem: Aşiret, Mektep, Medeniyet', her ne kadar ele aldığı dönemlerden dökümanları da içerse, Aşiret Mektepleri’ne dair bir arşiv sergisi değil. Zaten tek mesele Aşiret Mektepleri de değil. Oturmak, iktidarın doğrudan müdahalesinin ayan beyan olduğu bu tecrübeyi, toplum mühendisliğinin geneline dair bir söz söylemek için kullanıyor. Cumhuriyet dönemi, kadın bedenine biçilen kıyafet, Latin alfabesine keskin geçiş…

SERGİNİN EN VURUCU YANI...
Oturmak’ın sergisi, tüm bu unsurların üzerini kazıyor, iktidarın gündelik hayatın damarlarına kadar nasıl sızdığını ortaya seriyor. Ancak serginin en vurucu kısmı da aşiret mekteplerini mümkün kılan anlayışın başka bir yüzünü gösteren “Zamanın İçinde” serisi… Bu mekteplerin öğrencilerinin geldiği Musul, Kudüs, Basra, Halep ve Diyarbakır şehirlerinin bombardıman altında resmedildiği seri, Depo’nun güvenli ortamında seyrettiğimiz bu iktidar ilişkilerinin aslında o kadar da uzağımızda olmadığını gösteriyor.

İhsan Oturmak’ın ‘Üç Kusurlu İşlem-Aşiret, Mektep, Medeniyet’ başıklı sergisi 13 Mart’a kadar DEPO’da.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp