Top
18/05/2013

Caz, cazımtırak ve diğer müzikler

İşin turizm sektörüne konu olan yanı bendenizi aşıyor ama sazlı cazlı kısmı hemen giriverdi ilgi alanıma. D-Marin Göcek, bugün renkli bir organizasyonla yaza merhaba demeye hazırlanıyor. Bu merhabayı da İtalya’nın eğlenceli üçlüsü Smoma ile yapacak. Öyle dediysem de bakmayın, müziği eğlenceye kurban etmiyor Smoma. Cha Cha Cha’dan Bossa Nova’ya Nina Simone’dan Madonna’ya her türlü çalıp söylüyorlar. Soyadlarıyla takdim edebilmeyi çok isterdim ama onlar tercih etmiyor; Simona (vokal), Andy (trompet) ve Tobia’dan (gitar, bas, piyano) oluşuyor Smoma. Üçlü hakkında kısaca sohbet ettik Andy ile.

Bir vokal, bir gitar, bir trompet... Smoma’nın enteresan bir kurgusu var. Bu şekilde bu kadar basit, aynı zamanda karmaşık bir sound yakalamayı nasıl başarıyorsunuz?
Smoma 2000’de kuruldu. İtalya’nın kendine has bir disko kulübünün yöneticisinin ricasıydı sadece üç kişiden oluşan bir ekip kurmak. DJ’den önce sahne alacak küçük bir ekip istiyordu. Vokal ve gitarın yanındaki üçüncü unsur olarak trompeti seçtik çünkü yakalamak istediğimiz, pop, soul, caz, funk ve reggae karışımı sound’la en iyi örtüşen enstrüman. Eğlenceli bir kumar diyelim.

Smoma ismi nereden çıktı? Bir de altbaşlığınız var, ‘Delibozuk Glam Müzik’ gibi tabir ettiğiniz.
Almanya’da kaldığımız bir otelin faturasında Simona isminin yanlış yazılarak Smoma olmasından kaynaklanıyor. O sırada Simona ile çalan Tobia sözcüğün sound’unu sevdi ve “Bir gün bunu grubumuzun ismi olarak kullanacağız” dedi. ‘Delibozuk Glam Müzik’ ise insanların hakkımızda düşündüklerinin özeti. Birbirinden uzak duran müzik tarzlarını beklenmedik şekilde, aslına sadık kalarak ve zarafetle birleştiriyoruz.

Kendi müziğinizi yazmaktansa çok bilinen parçaları kendinizce yorumlayarak performans ve kayıt imkânlarınıza sınırlama getirmiş olmuyor musunuz?
Halihazırda ünlü bir parçayı işte o konvansiyonel olmayan biçimde sunabilme niyeti bizi çok fazla araştırmaya itiyor ve tek bir parça içinde birçok rengi hiçbir kısıtlama olmadan kullanarak savrulup gitmemize yol açıyor. Parçanın sadece melodisini tutarak düzenlemenin birtakım bağlantılardan özgürleşmesini sağlıyoruz, esasında orijinal parça yazmak gibi bir şey bu da. Diğer taraftan kendi parçalarımız üzerinde de çalışıyoruz.

Peki müziğinizi daha geniş bir ses evrenine yayabilmek adına grubu genişletmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, bunu düşünüyoruz fakat sıradışı enstrümanlarla yakaladığımız sesin oluşturduğu karma çok farklı olabilir. Normalde tüm duyduğunuz Tobia’nın akustik ve elektronik enstrümanları kaydetmesiyle ortaya çıkıyor. Grubu genişletebilmek şu an bizim için bir lüks ama yakında farklı müzisyenlerin katılımıyla bunu yapabilmeyi istiyoruz. Belki sizin ülkenizden de birileri olur.

Türkiye’de yapılan caz ve türevi müzikler hakkında fikir sahibi misiniz?
Türkiye cazı hakkında derin bilgiye sahip değiliz ama kültürünüzle caz arasındaki etkileşim inkâr edilemez düzeyde. Sürekli evrim arayışında bir tarzı bulabilmek için...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp