Top
Defne Eraslan

Defne Eraslan

defne.eraslan@gmail.com

24/08/2015

Atticus'u anlayabilmek: Kitap okumak ve empati becerisi

"Atticus haklıydı. Bir keresinde bir insanın ayakkabılarının içinde durup onlarla yürümedikçe bir insanı gerçekten tanımanın mümkün olamayacağını söylemişti." Harper Lee, Bülbülü Öldürmek

Okumayı öğrenmemden kısa bir süre sonra, hikaye ve romanların bana roman kahramanlarının ve yazarların iç dünyasını onların gözünden görebilme, onları derinlemesine tanıyabilme imkanı verdiğini keşfettim. Bambaşka dünyalara şahit olmak beni o kadar mutlu etti ki, çocukluğumun geri kalanı takıntılı bir şekilde kitap okuyarak geçti.  

İlkokul yıllarımda defalarca okuyup çok etkilendiğim kitaplardan bir tanesi "Bülbülü Öldürmek" idi. Romanın kahramanı, okumayı çok seven Scout'ta kendimi, herkesten farklı düşünme cesaretine sahip avukat babası Atticus'ta babamı bulmak istemiştim belki de. Başka bir insanın bakış açısıyla bakmanın önemi hakkındaki şimdi de geçerli olan düşüncelerimin ilk tohumları Harper Lee'nin bu klasik romanını okurken atıldı.

Sonra büyüdüm, bana bir sürü başka insanın hikayelerini dinleyebilme, onları anlamaya çalışma fırsatı veren bir mesleğim oldu. İster tanı ve ilaç tedavisi, ister terapi görüşmesi yapayım, ne zaman karşımdaki insanın bakış açısını çözebildiysem, "onun ayakkabıları ile yürüme" 'yi başarabildiysem, o zaman ben de hastam da mutlu olduk.

Hayatım boyunca, öykü ve roman okuyan insanlarla daha kolay ilişki kurdum, onlara daha yakın hissettim kendimi. Bunun herhangi bir hobiyi paylaşmanın getirdiği sıcaklıktan daha farklı bir şey olduğunu hep bildim. Şimdi, hazır Harper Lee'nin yeni gün ışığına  çıkan kitabında farklı bir şekilde resmedilen Atticus gündemde iken,  kitap okuma ve başka insanları anlama becerisi ilişkisi üzerinde yazmak istedim.

İnsan cinsi, başka insanların öznel (subjektif, kişiye özgü) yaşantılarını anlayabilmesi açısından çok özel. Bu yetimize zihin kuramı (theory of mind) deniliyor ve kişiler arası ilişkilerin başarılı veya başarısız olmasında önemli. Başkalarının duygularını fark edebilme ve anlayabilme yeteneğine empati diyoruz. Başkalarının inanç ve niyetlerini anlamak da zihin kuramının diğer bileşeni *.

Roman ve öykü, yani kurgu okurken, eğer hikayenin içine çekilebilirsek, kendimizi orada anlatılan karakterleri anlama çabası içinde buluyoruz. Kurgu okurken, kahramanların duygu ve düşüncelerini ayrıntılarıyla inceleyebiliyoruz. Benim gibi terapist değilseniz, kaç kişinin iç dünyasını onunla uzun uzun konuşma şansına sahip olursunuz ki hayatınız boyunca? Belki iki elin parmakları kadar. Oysa bazı edebi metinlerde, kahramanın duygu ve düşüncelerini oluşturan olaylar terapide olduğundan bile daha ayrıntılı bir şekilde, incelenir. İncelenmeyen olayları ya da gizli duyguları da anlamak için yoğun bir çaba harcarız okurken.

Bu özellikleri ile kurgu, edebiyat aslında bir çeşit zihin teorisi egzersizi sayılabilir. Yapılan çalışmalar, kurgu metinler okumanın başkalarının düşünce ve duygularını anlama yetisini, okumadan hemen sonra bile ölçülebilecek şekilde artırdığını gösteriyor. Okurken, güvenli, sınırları belirli bir dünyada, empati becerinizi sınar ve sonuçlarına bakarsınız. Kitaplarda okuduğunuz karakterler sizin için neredeyse gerçek hayattakiler kadar gerçek olur. Scout ve Atticus'un birçok başka karakterle beraber benim için olduğu gibi,  kişiliğinizin yapıtaşları haline gelirler. Sizinle beraber yaşarlar, değişirler.

Bu yüzden, kurgu okuyan kişilerin (istediklerinde) daha iyi ilişkiler kurabilmeleri, kitap kurdu çocukların zaman içerisinde sosyal olarak çok daha uyumlu, empati becerisi yüksek bireylere dönüşmesi hiç şaşırtıcı değildir.

İnsanlara bakışınızı değiştiren, sizin için farklı bir gerçekliğe dönüşmüş kurgu kahramanları hakkında yeni bir şeyler öğrendiğinizde, etkilenirsiniz. Örneğin, benim Harper Lee'nin yeni yayınlanan kitabında, Atticus'un ırkçı olduğunu öğrendikten sonra o kitabı elime bile almak istememem anlaşılabilir. Yine de,  ilk fırsatta bir gün, Atticus'tan  ve tanıdığım diğer  kahramanlardan  öğrendiğim ve mesleğim haline getirdiğim "kendimi başkasının yerine koyabilme" istek ve becerimi seferber edip, onu daha iyi anlamak için, kitap sayfaları arasında kaybolacağımı iyi biliyorum. Bunu yaptığımda, onu bu noktaya getiren nedenleri büyük ölçüde anlayacağımı zannediyorum. Çünkü, Atticus'un dediği gibi, yakından tanıyabildiğinde, birçok insan iyidir ve şu ana kadar keşfettiğimiz en iyi yakından tanıma aracı, kitaplardır.

 

 

 

 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp