Top
Defne Eraslan

Defne Eraslan

defne.eraslan@gmail.com

19/10/2015

Katiller acaba ne düşünüyorlardı?

Güneşli bir cumartesi sabahı, iki tane genç, bayraklarla yürüyen kalabalığın içine üzerlerine bağlı bombalarla karıştı.

Çevrelerindeki kadınlara, erkeklere çocuklara baktılar. Bombayı kimlerin yanında patlatırlarsa daha büyük zarara yol açacaklarını hesapladılar. Belki giyim kuşamlarından dolayı belirli bir grubu tercih ettiler.

Acaba o sırada bıyık altından güldüler mi? Yüzlerine bakıp "bu insanları şimdi öldüreceğim ben" diye düşündüler mi? Kendilerini o kalabalıktan daha güçlü hissettiler mi?

Sonra, o korkunç patlamalardan sonra, bu cinayeti planlayan, iki insanı oraya yönlendiren kişiler ne düşündüler? "Yaşasın başardık!" diye güldüler mi? Saatler geçip ölü sayısı arttıkça sevindiler mi?

Akşam evlerine gittiklerinde nasıl uyudular? Görevini başarmış birisinin rahatlığı ile mi? Eğer varsa çocuklarına nasıl sarıldılar?

Tanıyan bilir, ben haddimi bilirim. Uzmanı olmadığım konuda konuşmayı sevmem. O yüzden sosyoloji, politika ya da sosyal psikolojinin alanına girmemeye çalışıyorum yazılarımda. Güncel konulardan bahsetsem bile, onların psikiyatri bilen birinin gözüyle nasıl göründüğüne odaklanıyorum, onların şifresini falan çözmeye çalışmıyorum.

Ama, Ankara patlamasından beri, bu olan şeye bir anlam vermeye çalışıyorum. Bir vatandaş olarak. terörün dolaylı bir kurbanı olarak.

Bir haftadır ortada dolaşan komplo teorilerini anlıyorum örneğin. Öyle garip bir durumdayız ki. Sanki zifiri karanlıkta bir sürü canavar saldırmış üzerimize, sağdan soldan yumruk yiyoruz, gözlerimizi sonuna kadar açıp, kimin bunu yaptığını, bir sonraki darbenin nereden geleceğini, ne zaman geleceğini anlamaya çalışıyoruz. Bu başımıza gelenlerin bir anlamı, bir mantığı olsa, acımız azalmayacak belki ama, sanki daha az korkacağız. O yüzden ben dahil herkes birilerini suçlu buluyor, suçlu arayan yazıları büyük bir merakla okuyor. Birilerine sinirleniyor, tepki veriyor. Hepsine hak vermiyorum, ama anlaşılır buluyorum.

Ama intihar bombacısının ve onu azmettirenin birer birey olarak psikolojileri benim açımdan daha büyük muamma. Bu konuda okuduğum kaynakların farklı bakış açıları olsa da birçoğunun düşüncesi, intihar bombacılarının psikolojik hasta sayılamayacağı yönünde.

Psikolojik hasta değilse bir insan, nasıl 9 yaşındaki Veysel'in, güzel gülüşlü Şebnem'in gözlerine bakarak onları öldürebilir? Bence bunun için, öncelikle o insanları insan gibi görmemesi gerek. Sonra o insanların kendisine bir tehdit olduğunu, o eylemi yapmazsa kendisinin, arkadaşlarının, inandığı şeylerin yok olacağını düşünmesi gerek. İnsanlar binlerce yıldır birileri ile savaşıyorlar, bu savaşların hepsinde kendilerini koruduklarını ve karşılarındaki insanların ölmeyi hak ettiklerini düşünüyorlar.

Yani, bir şekilde, intihar bombacısını ikna edebilirsin. "Şimdi sen öldürmezsen onlar seni ,yakınlarını, inandığın şeyleri yok edecek. Onlar zaten senin düşmanın. Öldürürsen kahraman olacaksın, şehit olacaksın" diyebilirsin.

Anlamakta daha çok zorlandığım şey, bu intihar bombacısının hazırlanmasını, silahlanmasını sağlayan, sonra da bu kadar kayıp vererek öldürmesini planlayan kişilerin motivasyonu. Kast ettiğim çay ocağı sahibi abiler değil, onları yönlendiren kişiler. Bu insanlar, bu kadar organizasyonu yapabildiklerine göre okumuş, kafası çalışan, güçlü, mevki sahibi birileri olmalı. Yani beyni yıkanan, kaybedecek bir şeyi olmayan, gaza getirilmiş bir minik antisosyalden bahsetmiyoruz.

Bu insanlar nasıl planlıyorlar bu eylemleri? "Şöyle bir barış mitinginde 100 kişiyi öldürelim, bu sayede şu şu amaçlara ulaşalım" diye konuşurken bir şey hissetmemeyi nasıl beceriyorlar?

Bu kadar acımasız olmayı becermelerinin bence tek açıklaması, kendilerinin ve inandıkları, parçası oldukları grubun tehdit altında olduğunu düşünmeleri olabilir. Ve yine intihar bombacısındaki gibi, kurbanları insan olarak görmemeleri.

Orada ölen kişiler o kadar farklı gruplara mensuplar ki! Baş örtülüsü, Alevisi, Türkü, Kürt'ü. Bunların hepsini ezilip yok edilecek bir düşman olarak görebilecek bir grup  hayal etmekte zorlanıyorum. O zaman, bu azmettirici kimler ise, bir şekilde şu anda kendilerini büyük bir tehdit altında hissediyor olmaları gerekir. Çok büyük, çok kötü bir şeyler yapmayı planlıyor ve Türkiye'deki kaosun mutlaka bu işe yarayacağına inanıyor olmaları gerekir.

Ben haddimi bilirim. O yüzden politikadan, uluslararası ilişkilerden anlayanlara soruyorum. Şu an, barış isteyen bir grup silahsız insanı insan saymayacak kadar Türkiye halkından nefret eden ve onları yok etmezse kendisinin yok olacağına mutlak bir şekilde inanan kimler var? Çünkü böyle organize bir eylem, psikolojik sorunlu bir iki sapık tarafından planlanamaz. Böyle bir kötülüğe ancak korkunç bir düşmanlık, büyük ve karanlık emeller ve şiddetli bir hayatta kalma çabası sebep olmuş olabilir.

Söyleyin, kimler var? Söyleyin ki, karanlıkta yumruk yerken, en azından  bunun niye olduğunu, ne düşünerek, hangi safta yer alarak karşılık vermemiz gerektiğini bilelim.

Acı hissetmeye alıştık, bari yaşadığımız şeyi anlayalım ki korkudan delirmeyelim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp