Top
Defne Eraslan

Defne Eraslan

defne.eraslan@gmail.com

08/06/2015

Seçim sabahı travmasını atlatmak için öneriler

Bu sabah kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Akşam geç saatlere kadar seçim sonuçlarını takip ettiniz mi? Sonuç istediğiniz gibi geldi mi? Beklediğiniz gibi?

Seçim sonuçlarından memnun iseniz, bugün sadece dün geceki uykusuzluk rahatsız edecektir sizi. Bu akşam televizyonu yatmadan bir saat kadar önceden kapatıp, akşam aşağı yukarı normal saatinizde yatarsanız, yarına mutlu mesut kalkarsınız.

Seçim sonuçlarından memnun olmayanlardan mısınız? Tuttuğunuz parti, düşündüğünüzden az mı oy aldı? Barajı geçemeyen, kılpayı geçen bir parti ya da adayı mı desteklediniz?  Öfkeli, kırgın, yalnız mı hissediyorsunuz? Öyleyse size önümüzdeki günleri daha kolay atlatmak için önerilerim var.

Önce gerçeği  kabullenin

Belki 18 yaşındayken ilk katıldığınız seçimlerde oyunuzla  dünyayı değiştirebileceğinize inanmıştınız. Seçim yasakları bitince televizyonu açmış,  ilk sonuçlardan hoşlanmanız da bir iki saat heyecanla büyük şehirlerin oylarının açıklanıp tabloyu değiştirmesini beklemiştiniz. Sıkılıp uyuduktan sonra sabah erken saatte kalkıp televizyonda istemediğiniz bir sonuçla karşılaşmak hiç hoş değildi, değil mi?

Benzeri deneyimi birden çok kez yaşadıysanız, kendinizi bu hayal kırıklığından korumak için seçim sonuçlarını yok saymayı tercih ediyor olabilirsiniz. Ama bilin ki, siz umursamamaya çalışsanız bile beyniniz, bedeniniz hayal kırıklığınıza bir tepki veriyor. Yapılan çalışmalar*, tuttukları politikacı kaybettiği zaman, erkeklerin testosteron düzeylerinin bile bir süre bu durumdan etkilendiğini gösteriyor.

Bizi üzen, kayıp duygusu yaşatan olaylarla baş etmenin birinci şartı, o kötü olayın olduğu gerçeği ile yüzleşmektir. Seçim sabahı travması, sizde kötü bir "deja vu" hissi yaratsa da, sonuçları yok saymak sıkıntınızı azaltmaz. O yüzden, sinirlerinizi çok bozmayacak, size felaket duygusu pompalamayacak güvenilir bir kaynaktan (Bkz: Radikal) sonuçları kısa da olsa inceleyin. Gerçek tablo bu sabah ortaya çıktı. Bunu hazmetmek durumundasınız ki diğer önerileri uygulayabilin.

Dışlamak, küçümsemek işe yaramaz

Yas tutmak ve uyum sağlamanın  ilk aşamaları (şok ve inkar), gerçeği kabullenerek biter. İkinci aşamasını (pazarlık) aşmanın yolu da ortaya çıkan bu durum için bahaneler ve suçlular bulmaktan  vazgeçmektir. Bizi üzen her durumda "keşke" dediğimiz şeyler olur, ama suçlama ve pişmanlıklara takılıp kalmak, gerçeği kabullenip önümüze bakmanın önünde en büyük engeldir.

Seçim sonuçlarını sevmemeye hakkınız var. Bu seçim sonucunun ortaya çıkmasını sağlayan diğer seçmenleri haksız bulmaya, onlara öfkelenmeye hakkınız var. Ama duygularını bire bir ilişkilerde ya da facebook, twitter gibi  ortamlarda küçümseme, aşağılama, hakaret, dışlama ile dışa vurumu  kimsenin işine yaramıyor. Hiç bir insan, küçümsendiği için, kendisine "aptal, cahil" denildiği için, dışlandığı için kendisine bunu yapan insanların fikrini benimsemez.

Dolayısıyla ülkemizin politik yapısını önemsiyorsanız ve çıkan sonuç sizi üzüyor, kızdırıyorsa, bu öfkeyi doğru yönlendirmediğiniz sürece sadece  kendiniz yıpranır, derdinizi farklı fikirdeki kişilere anlatabilme şansını da yitirirsiniz. Oturun, düşünün. Bir sonraki seçimden sonra "keşke" dememek için ne yapabilirsiniz? Oy vermediyseniz vermek, sosyal sorumluluk projeleri veya siyasi partiler içinde aktif olmak gibi seçenekler olabilir.

Yoğun duyguları yıkıcı yapıcı bir eyleme çevirmek, içinde bulunduğunuz çaresizlik hissine de iyi gelecek. İlk fırsatta önünüze bakmaya başlayın.

Aslında hiç de az sayıda olmadığınızı hatırlatacak bir şeyler yapın

Seçim sonralarında "Nerede bu diğer partilere oy veren insanlar, ben hiç farklı düşüncede birini tanımıyorum?" demek bir alışkanlık haline geldi. Bu sorunun cevabı basit. Hepimiz her yerdeyiz. Koskocaman şehirlerde,  birbirimize çok da temas etmeden yaşayıp gidiyoruz. Bu ülkede, bu şehirde, marjinal bir yabancı müzisyenin konserinde binlerce insan şarkılara ezbere eşlik ederken, aynı anda şehrin bir yanında dini bir liderin konuşması tıka basa dolabiliyor. Seçim sonuçlarına göre kaybetmiş olmak, yalnız olmak anlamına gelmiyor. Bu yakınlarda güzel bir konsere, filme gidin. "Az değiliz aslında" diyebileceğiniz ortamlar size iyi gelecektir.

Yaşamın gerçek üzüntü ve mutluluklarının siyasetle pek de ilgisi olmadığını anımsayın

Ülkeyi yöneten anlayışın yaşamımızı kolaylaştırması ya da zorlaştırması mümkün. Ama bazen tek bir seçim gününün hemen, şimdi her şeyi değiştirmeyeceğini unutuyoruz. Hayatın asıl üzüntü ve mutluluklarını seçim sonuçları belirlemez. Sağlığımız, yakınlarımızın hayatındaki önemli değişiklikler ve ilişkilerimizdir günümüzün, haftamızın, yılımızın rengini veren. Bazen bunu unutup öfke ve stresin bizi yönetmesine izin veriyoruz.

Duyarlı insanlar olarak seçim sonuçlarını önemsedik.  Nasıl oy verirsek kendimiz ve ülkemiz için daha hayırlı olacağına karar vermeye çalıştık. Çıkan sonuçtan kendimize bundan sonrası için bir ders ve aksiyon planı çıkardık. Çok güzel. Bundan sonra,  kavga gürültüyü evimizin kapı eşiğinde bırakıp, hayatın küçük-büyük dertleri ve mutluluklarını sindirerek yaşamak gerek. Bugün hazmedin, dinlenin ve hazırlanın. Yarın sabah, her gün olduğu gibi dünya her birimiz için yeniden kurulacak. Hiçbirimizin hayal kırıklıkları ve öfke ile harcayacak zamanı yok.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp