Top
Berrin Karakaş

Berrin Karakaş

karakasberrin@gmail.com

29/11/2012

Ama size burs verdik

Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Muhteşem Yüzyıl’ çıkışı sonrası köşelerden kaç köşe bu işi analize girişmiş, kaç tarihçi aydınlatmaya çalışmış şanlı kanlı tarihi saymaya giriştim. Köşe yazarlarının sayısı 10’u geçmişti ki, Patriotlar Suriye sınırına yerleştirilir, TCK 301. maddedeki “Türklüğe hakaret” suçunun kaldırılması, bu konuda değişiklik yapılması önerisi paketten çıkarılır iken düşündüm; ecdadına bunca düşkün bir milletin en sık kullandığı küfürlerden biri ne idi? “Ecdadını…”

‘Muhteşem Yüzyıl’ rüzgârıyla savrulurken medyamız, bir ay sonra bir senesi dolacak Roboski Katliamı’ndan geride kalanlar 18 kişilik bir heyetle ikinci kez Meclis’in kapısındaydılar. Bir kez daha hatırlatalım: F-16’larla bombalanan 34 kişinin 19’u 18 yaşından küçüktü. Annelerden kimisi üzerinde oğullarının fotoğraflarının olduğu tişörtlerle gelmişlerdi Meclis’e. “Böyle giremezsiniz, önce tişörtleri çıkarın” denildi. “İlk gelişimizde girdik ama” denince “Yeni yasa çıktı” denildi. “Gerçekleri soyunun da gelin” demek ister gibi. “Gerçek bu kırmızı halılardan yürüyemez’ der gibi… Neticede çıplak hiç girilemeyeceğinden kutlu Meclis’e, bazı vekillerin de araya girmesiyle sonunda izin verildi.

Bu yaşananları, katliamın başından beri kim bilir kaç kere gözaltına alınmış Ferhat Encü’den dinledim. Üniversitede okuyan abisi Ferhat’a destek olmaya kaçağa çıkan kardeşi, bankaya parayı yatırdıktan sonra toprağa yatırılmıştı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bombalarıyla. O kuvvetler ki hâlâ rahat bırakmıyorlar Roboski’yi. Gülyazı Tugay Komutanı ve arkadaşları tehditlere devam ediyorlar. Her perşembe yapılan mezarlık ziyaretlerine kadar karışıyorlar. “Neden sürekli mezarlığa gidiyorsunuz” diye soruyorlar.

“O zamandan bu zamana sorumluların bulunmasına, yargı önüne çıkarılmasına dair hangi somut adımlar atıldı?” sorusuna Ferhan Encü’nün, Meclis’te görüştükleri Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın verdiği cevaplardan biri ne olmuş dersiniz? Elindeki listeyi uzatarak: “Bakın size burs verdik.”

“Dondum kaldım” deyip anlatmaya devam ediyor Ferhat Encü: “Katliam olduğundan beri devletten burs gibi bir talebim olmadı. Nasıl bağladınız bana bursu? Görüşüme başvurdunuz mu? diye sordum. Kimselere sormamışlar. Çoğu, katliamda hayatlarını kaybedenler olmak üzere bir yoksulluk listesi yapmışlar. Kimse de almayacak bu bursu. Tazminat diye verdikleri 123 bin lirayı elinin tersiyle iten aileler bu parayı da getirir geri verirler.”

“Roboski’de vur emrini verenler, vuranlar kimler?” sorusunun cevabına gelince, “Soruşturmayı etkilememek için açıklama yapmıyoruz ama araştırmalarımız sürüyor” demişler yoksullukla pek ilgili, yoksunlukla ilgisizler. Encü’nün sorusunu paylaşan annelere de hazır elbet cevap: “12 Eylül’ de Diyarbakır Cezaevi’nde olanları hatırlamaz mısınız? Bir o günlere bakın, bir de bu günlere”

Bir annenin sözleriyle bakalım: “O günleri çok iyi hatırlıyorum. Bizim eve baskın yaptıklarını, babamın dişlerini çektiklerini, bıyıklarını söktüklerini gördüm. 20 gün önce aynı Roboski’den bir kardeşi askerde olan, bir kardeşi Roboski’de öldürülmüş Fikret Encü’nün götürülüşünü gördüm sabah dörtte. Şimdi Diyarbakır’da tutukludur kendisi.”
Roboski’nin haberini günler sonra nazlana nazlana verirken medya, yeni bir yıl geliyordu. Yine yeni bir yıl gelirken , elimizde ne var? Cevapsız sorular. Roboski katliamı birinci yılını doldururken “İnsanım diyen herkesin bir tavır koyması gerekir” deyip devam ediyor Ferhat Encü: “O köye gidilmiyorsa, o uzak köy senin değildir. Acılarını paylaşmıyorsan, duygusal olarak da fiziki olarak da o köy senden kopmuştur. Hâlâ medya kaza diyor, olay diyor. Kazaysa kaza, olaysa olay, gerçekten olanları soruşturup vicdanlarıyla konuşmalılar.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp