Top
Berrin Karakaş

Berrin Karakaş

karakasberrin@gmail.com

04/04/2013

Ah o 15 sene...

Van Belediye Başkanı Bekir Kaya 29 Mart 2009’da belediye başkanı seçildiğinde büyük bir sevinçle genç başkanlarını selamlayanlar dört sene sonra tesadüf aynı gün, aynı caddede tahliyesi sebebiyle zılgıtlar atıyorlardı. Kış ayına denk gelmiş depremden sonra havalar ısınmış ve deprem yaraları sarılmaya başlanacakken ‘örgüt üyesi olmak gerekçesiyle’ Van KCK davasında tutuklanmıştı Kaya. İkinci deprem, insanların ihtiyacı varken, çok çalışmak gerekirken, 10 ay boyunca cezaevinde olmak olacaktı. Tahliyesini kutlayanları görünce ne hissettiğini sorduğumda “Çok karışık duygularım. O coşkulu kitleyi görünce işimiz artık daha zor diye düşünüyorum. Çatışmalı ortam durulurken bize düşen işin çok fazla olduğunu görüyorum” dedi.

Peki barış sürecinin başlangıcı Diyarbakır Newroz’unu cezaevinde televizyondan izlemek nasıldı acaba? Kendi hislerindense Newroz alanındakilerinin yüzlerinde gördüğü burukluğu anlattı Kaya öncelikle; artık silahları bırakacak olmanın burukluğuydu bu biraz da. Çünkü bu halk, devleti hep eli silahlı görmüştü ve artık başka bir çözüm yolu vardı iki taraf için de. “Bir burukluğa yol açsa da Öcalan’ın mesajındaki en önemli nokta silahın mücadele yöntemleri arasından çıkarılmasıydı.” Tahliyesinden sonra konuştuğu insanlarda gördüklerine gelince; iyimser değillerdi ama karamsar da değillerdi. Sadece temkinliydiler.

1999 sonrasında Abdullah Öcalan’ın avukatlığını da yapan Kaya, Öcalan’ın Diyarbakır Newroz mesajında söylediklerini aslında yıllardır söylediğini ama dönemin havası, örgütle mücadele eden yapılar sebebiyle örgüte yansıyamadığının, topluma yeterince sirayet edemediğinin altını çiziyor. “Maalesef ki” diyor “aradan 15 yıl geçmesi gerekti.” Biraz da buydu Kaya’ya göre burukluğun sebebi, kaybedilen onca canla kaybedilen 15 sene…

Bekir Kaya toplumsal barışı zedelemekten tutuklanmıştı. Tahliyesine karar veren savcının gerekçesi gelinen aşamada örgütün eylemlerine son verme kararıydı. Böylece artık toplumsal barışa zarar veremeyeceklerdi. Bir avukat olarak bu kararı nasıl değerlendirdiğini sorduğumda verdiği cevaba gelince: “Toplumsal ya da siyaseten çözülmesi gereken bir olay son birkaç yıldır yargıya havale edilmişti. Yargı mensupları da bir erk olarak görüyorlardı kendilerini. Büyük yanlışlar yapıldı. Tahliye talebimizi Savcı Bey’in ‘Şiddet duruyor, bırakıyoruz’ gerekçesiyle sunması bizim dediğimiz ‘Şiddete karşı rehin tutuluyoruz’ sözünün de kabul edilmesidir. Savcı Bey’in kararı belki yargı açısından bir talihsizlik ama bir cesaretle söylendiğini düşünüyorum. Bir savcının çıkıp bu ideolojik yaklaşımları deşifre etmesi güzel bir şey. Umarım diğer davalara da örnek olur.”

Bir de tabii belediye başkanı cezaevindeyken olanlar var; Van ve çılgın projeler… Bu çılgın projelere karşı benim kaygılarımı o kadar da paylaşmıyor Kaya. Söze “Van bakir bir alan” diye başlayıp devam ediyor; “hem stratejik hem konum olarak önemli, sermayenin ilgi gösterdiği bir alan. Barış süreci böyle devam ederse daha çok ve çabuk kalkınacak bir il. Şimdiye kadar çatışmalı süreçlerden, yanlış politikalardan kurtulamamıştı ama Newroz’dan sonra birçok kurumla görüşmeler yapılmaya başlandı. Van bu süreci yaşayacak, kaygı duymak, çekimser olmak fayda etmeyecek. Bizim dahil olmak dışında bir şansımız yok. Önemli olan bütün dinamiklerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi, yerel yönetimlerin bu sürece sağlıklı bir şekilde dahil olup süreci avantaja çevirebilmesi.”

“Bir lüks marinaya ihtiyacı var mı Van’ın mesela?” dediğimde; “Tepeden bir programın faydadan çok zarar getireceğini de biliyoruz” diyerek ekliyor Kaya: “Van’da işsizlik oranı oldukça yüksek. Yatırımlara karşı çıkarken bunu da düşünmek gerekiyor.”

“Peki” diyorum, “Van’ın büyükşehir belediyesi olması bir şey değiştirdi mi?”Cevap: “Maalesef. Bizim umduğumuz bütün belediyelerin, yerel yönetimlerin merkezin vesayetinden kurtulmasıydı ama o boyut istediğimiz düzeyde olmadı. Buna karşı da mücadele etmemiz gerekiyor.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp