Top
Berrin Karakaş

Berrin Karakaş

karakasberrin@gmail.com

01/11/2012

Haris tempo

İnsana öyle gelir, ölüm sanki hep başkalarına ait. Başkalarının evlatlarıdır ölen, başkalarının babaları, anaları, kardeşleri. Bir gün kendi kapısını yokladığında uyanır. Bu ülke her gün ölümlere uyanıyor da uyumaya devam ediyor.

Bugün açlık grevlerinin 51’inci günü. Her fırsatta yaratılanı yaratandan ötürü sevdiğini haykıranlar yaratan olmuş “Bırakın ölsünler” diyorlar. Yine eskisi gibi “Bir şeyler yiyip içiyorlar” diyorlar. “Uyanın” di-yenlere sokaklarda gazla, copla saldırıyorlar, aynı şiddetten var olmuş parlamentoda söz ile saldırıyorlar. Öylesine meşru saldırmak artık; terörist çünkü her aykırı ses.

30 Ekim’de bir çağrı yaptı BDP bölgede; “Hayatı Durdur”. ‘Durmak yok yola devam’ hırsı İstanbul Okmeydanı’ndan Diyarbakır’a gerekeni yaptı. O kadar duramıyordu ki hayat o hırsa bugünü yarını bırakmış 2023’e bakıyordu. 2071’e bakıyordu. Sokaklarda gaza bulanan insanların o öfkesi, sadece açlık grevindekilerin değil de, bu ülkenin geldiği kritik eşik değil mi?

Gözleri Van’da sadece deprem konutları dağıttıklarına bakanlar, kulakları alkışa alışmışlar, 30 Ekim’de aynı yerde açlık grevlerine bakın demeye sokaklardan taşmışları görmek istemeyen için kritik bir durum yok demek ki. Üçüncü köprüler, beşinci köprüler açıldıkça, yeni yeni inşaat temelleri atıldıkça, kadınlar üç çocuk doğurdukça işler yolunda. Kıskananlar çatlasın!

Son AK Parti grup toplantısında böyle tempolanıyordu ahali, kürsüde konuştukça Başbakan: “Kıskananlar çatlasın”. Ne haris bir tempo. Bu tempodan paylaşmak mı çıkar? Bu tempodan dinlemek? Bu tempoya ölüm, asker olsun, polis olsun, gerilla olsun hep başkalarının ölümü. Bu tempoyu tutanın bir dakikası var mıdır durmaya? Keza etraf düşmanlarla dolu, kıskananlarla… Herkes terörist…

Bu ülkede pek çok evin başköşesinde, torununa “Hırs insanı yer” öğüdünü veren ihtiyarlar oturur. Hayat herkese sadece kendine güzel değildir. Kıskanmak değil, paylaşmaktır esas olan. Tekleştikçe değil, renklendikçe şenlenir. Kimilerinin varlığı siyasal iktidarın ekonomik amaçlarına hizmette şekil almak değildir. O şeklin ne olacağı öylesine belirlenmişken şehirleri çevrelediğiniz kıpırtısız, ruhsuz binalara benzemek istemeyebilirler.

Bugün bu sebeplerle de saat 18.00’de Galatasaray Lisesi’nin önünde ölüm değil çözüm isteyenlerle olacağım. “Ölüm haberi yapmak istemiyoruz” diyen ‘Dışarıdaki Gazeteciler’le birlikte. ‘Dışarıdaki Gazeteciler’ bir günlük açlık grevine girecekler. Diyorlar ki: “İnsanların gün gün ölüme yürümesini daha önce de izlemiş gazeteciler olarak, ölüm haberi yapmak istemiyo-ruz. Yanlış anlamayın; çağrımız, direnişçilere değil. Amacımız onlara ‘Bırakın, vazgeçin’ demek değil.

Çağrımız, direnişçilerin taleplerini yönelttiği yetkililere. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı... Açlık grevinin durmasının koşullarını yerine getirecek olanlara. Talebimiz bir an önce adım atılmasıdır. Biz gazeteciler, bu çağrıyı dillendirmek, se-simizi kamuoyuna ve yetkililere duyurmak, ‘Ölüm haberi yapmak istemiyoruz’ demek için 1 Kasım Perşembe’den itibaren bir günlüğüne Galatasaray Meydanı’nda açlık grevindeyiz. Hem gazetecileri hem de ölüm haberi okumak istemeyen herkesi yanımıza bekliyoruz.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp