Hepimiz birden çıldırdık galiba...
Sen Balkanlardan geldin,
sen Kafkaslardan geldin.
Ne demek bunlar?
Hayatımızda hiç duymadığımız
laflar.

Sen bu topraklarda yokken
ben vardım. Sen misafirsin,
haddini bil.
Görüyor musunuz?
CHP’li Güler’i ırkçılıkla suçlarken,
ırkçılığın alâsını biz yapıyoruz.
Bu kafayla vatandaşlık tanımını
nasıl yazacağız Anayasaya?

*

Biri çıkıyor, Diyarbakır’ı
babasının malı sanıyor, öbürü
çıkıyor İzmir’i yok farzediyor,
bir başka biri çıkıyor İstanbul’u ve
İstanbulluluğu dilediği gibi
kategorize etmeye kalkıyor.
Ne zaman bu hale geldik biz?
Nasıl geldik?

*

Laik-Antilaik ayrımı yetmedi.
Sağ-sol mücadelesi,
Alevi-Sünni çekişmesi,
Dinci-Dinsiz tartışması yetmedi.
Şimdi sırada soy, sop, ırk, kavim,
köken ayrışması var, öyle mi?
Biz bunları hiç konuşmazdık.
İma bile etmezdik.
Onun için “Büyük Millet”
dediler bize.
E hani?
En yüce hasletimizi kaybetmek
üzereyiz.

*

Üstelik bu ayrışma, bu atışma,
siyasetin üst katlarında başlamış,
bereket henüz halk’a yansımamıştır.
Çok rica ediyoruz.
Kapatın bu konuyu.
Mecliste dilinize biraz hakim olun.
Bu memleket, hepimize yeter. Bu
bereketli topraklar, hepimizi besler.
Nitekim bütün savurganlığımıza
rağmen kaynak bitmiyor, tükenmiyor.