Top
Turgut Çelik

Turgut Çelik

turgutc@ttmail.com

20/09/2012

Kadıköy'e 90+4’te çöken hüzün!

Avrupa yolundaki maçlarda, “derbi”lerde, çoktandır gülmeyi unutturan Fenerbahçe, taraftarı tam güldürecekti.

 

Olmadı!..

 

Maç bitti bitiyor derken 90+4‘te yenen golle, yine hüsran!...

 

Gülenler içinde Aykut Kocaman da olacaktı; aynı zamanda güldüren de...

 

Olmadı!..

 

Fenerbahçe için UEFA Avrupa Ligi’ne 3 puanla başlamak çok önemli olmalıydı. Tam başlıyordu, son dakika golü geldi. Fenerbahçe yenilmedi; ama yenilmekten kötü oldu.Şimdi kim, kime kızacak?*****

 

İki teknik direktörün dün ne dediğine bakalım:

 

“Düşündüğümüzden fazla oyuncu takımımıza katıldı. Uyum süreci biraz zaman alacak, ama UEFA Avrupa Ligi hemen başlıyor. Bu uyum ve alışma devresinde gruptan çıkmak ve iddiamızı sürdürmek istiyoruz. Gruptan çıktığımız takdirde bu oyuncu yapısıyla önümüzün açık olduğunu düşünüyorum”

 

(Aykut Kocaman, sıradan sözler söylüyor. İçinden geçeni, “önümüzün açık olması” ile anlatıyor. Bu da, “Marsilya’yı yeneceğiz, sonuçta gruptan çıkacağız.” demektir.)

 

"Fenerbahçe, bireysel ve teknik anlamda iyi bir ekip. Ben Fenerbahçe’yi bu grubun favorisi, olarak görüyorum.”

 

(Ülkemize gelen yabancılar hep böyle... Gelirler, bizi öve öve bitiremezler... Kimileri “rakı”dan, “lokum”dan söz eder, İstanbul’dan büyülendiğini söyler, gurumuzu okşar, sonra alacaklarını alır giderler. Amerikalı sinema oyuncu Angelina Jolie, geçenlerde geldi, her yere uğradı, bizi övdü gitti.

 

Marsilya Teknik Direktörü Elie Baup da Fenerbahçe’yi “grubun favorisi” görüyor. Baup, ne ölçüde doğru, içten konuşuyor, ileride göreceğiz.)

 

*****

 

Maça dönelim, Aykut Kocaman’ın teknik direktör olarak, kendi evinde, neredeyse “geleneksel hal” alan “ikram”lara, son veriyor derken veremedi.

 

Maç, golle başlayacaktı; iyi ki başlamadı. Çünkü daha ilk dakikada Ayew kafayı vurdu, Volkan'ın parmaklarıyla dokunduğu top, üst direğe çarptı. Hepsi o kadar; tehlike sonra, ofsaytla bitti.

 

Birkaç dakika sonra bu kez,  kaleci Mandanda, Gökhan'ın ortasında savunmaya çarpan topu çizgi üzerinden çevirdi. Gözler, özellikle çizgide bekleyen hakemdeydi. Onun hareketsiz kalışı, çizgiyi geçti  beklentisini boş çıkardı.

 

Marsilya, başlarda daha çok, Fenerbahçe’nin solundan geldi. Akınlar, Fenerbahçe ceza alanında tehlike oluşturmadan savuşturuldu.  İşe bak ki, Fenerbahçe, solunda açık veriyor, akınlara zemin hazırlıyor gözükürken, golü Hasan Ali-Caner “alver”iyle Caner’in ayağından buldu.

 

Marsilya, atak görünse de, maç ortalarda geçiyordu.

 

Fenerbahçe, önceki maçlara oranla daha temkinli, daha dirençliydi. Bir ara, Volkan-Bekir paslaşması sonrasında, Bekir’in topu kaptırmasıyla, gol gelecekken gelmedi.

 

Fenerbahçe’de zaman zaman top kayıpları olmasına karşın, ilk yarıda istediğini aldı. Marsilya’nın ortadan gelen atakları, önce Meireles’le kesildi.

 

İkinci yarı nasıl geçecekti?

 

Marsilya, bir kez daha direğe takıldı. Ayew'in ayak koyduğu top, üst direkte patladı.

 

Sonra Alex, Mehmet Topuz’un ortasında kafasını çalıştırdı, tribünleri coşturan golü attı.

 

Fenerbahçe, artık rahat olmalıydı

 

Skoru korumak, işi sağlamak almak, orta alanı güçlendirmek gerekiyordu.

 

Olması gereken olmadı.

 

Gereken bir durum daha olmalıydı; Cristian’ı oyuna alırken Alex’i alkışlatmak...

 

İşte bu, oldu.

 

Gel gör ki Marsilya, Sow-Bienvenu değişikliği de araya girince, pozisyonlar bulmaya başladı. Bienvenu, gol olacak, Fenerbahçe’yi 3-0 öne geçirecek pozisyonu hovardaca harcadı.

 

Harcarsan, harcarlar!

 

Marsilya, ilk golü bulduktan sonra, bastırmaya başladı.

 

Marsilya, daha il dakikada golle başlayacaktı, başlayamadı.

 

Ama o Marsilya, uzatmaların son dakikasında 2-2 beraberliği yakaladı.

 

67. dakikada 2-0 öne geç, sonra bu duruma gel!..

 

Yazık oldu!

 

Kime mi?

 

Önce, hüsrana uğratılan taraftara...

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp