Top
Taha Akyol

Taha Akyol

takyol@hurriyet.com.tr

20/01/2014

Adalet sorunu

SAYIN Başbakan’ın, büyükelçilerimize hitaben yaptığı konuşmadan anlıyoruz ki, 2015 yılında Ermeni lobilerinin faaliyetlerine karşı hükümet, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü etkinliklerini öne çıkarmaya hazırlanıyor.

Doğru buluyorum bunu. 1915’teki trajik olayları, “Türkler durup dururken katliam yaptı” diye sunmakla, bu olayı Birinci Dünya Savaşı’nın faciaları bağlamında ele almak farklı sonuçlar doğurur.
Başbakan aynı konuşmasında bilinen “paralel devlet” söylemini tekrarlıyor ve “Uluslararası yatırımcıları tedirgin etmek için her yolu kullanıyorlar” diye de vurguluyor.
Fakat diplomatik bakımdan da yatırımcıların güveni açısından da hükümetin inandırıcı olması için, yargı bağımsızlığı konusunda yarattığı kuşkuları gidermesi lazımdır.

HÂKİM VE SAVCILAR

Bizzat yargı mensupları arasında, yürütmenin yargıya müdahale ettiği endişesi yaygınlaşmış durumda. Büyük çapta, hâkim ve savcıların mesleki yorumlarını yayınlayan, meslek platformu niteliğindeki “adalet.org” sitesindeki anketlere göre:
- HSYK’nın yaptığı son savcı tayinlerini ankete katılan hâkim ve savcıların sadece yüzde 19’u olumlu buluyor. Değişik gerekçelerle olumsuz ve yargıya müdahale niteliğinde bulanların oranı yüzde 81’dir!
Gerçekten, teamüllere uymayan bir kararnameydi.
- Buna rağmen HSYK’nın yapısı aynen devam etmeli veya HSYK yanlışlar yaptı, üyeler değişmeli. Fakat HSYK’nın yapısı devam etmeli diyen hâkim ve savcıların toplam oranı yüzde 79’dur! ‘Bu kurulla yargı bağımsızlığı sağlanamaz, değişmeli’ diyenlerin oranı yüzde 21’de kalıyor.
- İktidarın HSYK’da operasyon yapmak üzere Meclis’e sunduğu kanun teklifini, hâkim ve savcıların sadece yüzde 6.4’ü isabetli buluyor, yüzde 89’u yargıya müdahale sayıyor. Yüzde 4.6’sı görüş bildirmemiş.
- Hâkim ve savcıların yüzde 90’ı polis müdürlerinin atanmasını “soruşturmayı engellemek, yargıya müdahale” sayıyor!...

YÜRÜTME VE YARGI

Yürütme ve yargı erkleri ne kadar farklı düşünüyor, görüyor musunuz?! Sadece bu anket değil... Hükümet alelacele “Adli Kolluk Yönetmeliği”ni değiştirerek soruşturma işlemlerinde emniyet müdürlerini etkili hale getirmiş, HSYK da 26 Aralık’ta açıklama yaparak bunun anayasaya aykırı olduğunu ifade etmişti. İktidar bunu “Korsan bildiri” olarak nitelemeye devam ediyor!
Fakat hâkim ve savcıların yüzde 80’i bu bildiriyi “yargı bağımsızlığının savunulması” olarak görüyor! Dahası, Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu da bu konuda hükümetin itirazını reddetti.
Cemaat etkiliyor demek, hiç ikna edici olmaz. Olmuyor da... İşte, AB’den gelen eleştirilerde kuvvetli ifadelerle “yargı bağımsızlığı” uyarıları yapılıyor.
2014 ve 2015
AB’den gelen bu tepkilerin sebebi, “Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı...” gibi büyük yatırımlardan korkmaları olamaz mı?!
Elbette rekabet duygusuyla bu tesisleri istemeyen Avrupalı bazı şirket ve kuruluşlar olabilir, ama “yargı bağımsızlığı” gibi bir konuyu bu projelere bağlamak hiç inandırıcı olmaz. Bakın, ekonomimizin çok daha dinamik olduğu 2010 yılındaki referandumla getirilen değişiklikleri AB İlerleme Raporları “yargı bağımsızlığı yönünde atılmış önemli bir adım” diyerek alkışlamışlardı. Şimdi o reformlar için “Yanlış yaptık” diyerek adliye müfettişlerinin bakana bağımlı hale getirilmesi elbette tepki çeker, güven sarsıcı olur.
Halbuki 2014 ve 2015 yıllarında dünya politikasında esecek fırtınalar karşısında sözümüzün ağırlıklı olması için de, yatırımcıya güven vermek için de yargı bağımsızlığı hayati derece önemlidir.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları