SAYIN Başbakanın, büyükelçilerimize hitaben yaptığı konuşmadan anlıyoruz ki, 2015 yılında Ermeni lobilerinin faaliyetlerine karşı hükümet, Birinci Dünya Savaşının 100. yıldönümü etkinliklerini öne çıkarmaya hazırlanıyor.
Doğru buluyorum bunu. 1915teki trajik olayları, Türkler durup dururken katliam yaptı diye sunmakla, bu olayı Birinci Dünya Savaşının faciaları bağlamında ele almak farklı sonuçlar doğurur.
Başbakan aynı konuşmasında bilinen paralel devlet söylemini tekrarlıyor ve Uluslararası yatırımcıları tedirgin etmek için her yolu kullanıyorlar diye de vurguluyor.
Fakat diplomatik bakımdan da yatırımcıların güveni açısından da hükümetin inandırıcı olması için, yargı bağımsızlığı konusunda yarattığı kuşkuları gidermesi lazımdır.
HÂKİM VE SAVCILAR
Bizzat yargı mensupları arasında, yürütmenin yargıya müdahale ettiği endişesi yaygınlaşmış durumda. Büyük çapta, hâkim ve savcıların mesleki yorumlarını yayınlayan, meslek platformu niteliğindeki adalet.org sitesindeki anketlere göre:
- HSYKnın yaptığı son savcı tayinlerini ankete katılan hâkim ve savcıların sadece yüzde 19u olumlu buluyor. Değişik gerekçelerle olumsuz ve yargıya müdahale niteliğinde bulanların oranı yüzde 81dir!
Gerçekten, teamüllere uymayan bir kararnameydi.
- Buna rağmen HSYKnın yapısı aynen devam etmeli veya HSYK yanlışlar yaptı, üyeler değişmeli. Fakat HSYKnın yapısı devam etmeli diyen hâkim ve savcıların toplam oranı yüzde 79dur! Bu kurulla yargı bağımsızlığı sağlanamaz, değişmeli diyenlerin oranı yüzde 21de kalıyor.
- İktidarın HSYKda operasyon yapmak üzere Meclise sunduğu kanun teklifini, hâkim ve savcıların sadece yüzde 6.4ü isabetli buluyor, yüzde 89u yargıya müdahale sayıyor. Yüzde 4.6sı görüş bildirmemiş.
- Hâkim ve savcıların yüzde 90ı polis müdürlerinin atanmasını soruşturmayı engellemek, yargıya müdahale sayıyor!...
YÜRÜTME VE YARGI
Yürütme ve yargı erkleri ne kadar farklı düşünüyor, görüyor musunuz?! Sadece bu anket değil... Hükümet alelacele Adli Kolluk Yönetmeliğini değiştirerek soruşturma işlemlerinde emniyet müdürlerini etkili hale getirmiş, HSYK da 26 Aralıkta açıklama yaparak bunun anayasaya aykırı olduğunu ifade etmişti. İktidar bunu Korsan bildiri olarak nitelemeye devam ediyor!
Fakat hâkim ve savcıların yüzde 80i bu bildiriyi yargı bağımsızlığının savunulması olarak görüyor! Dahası, Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu da bu konuda hükümetin itirazını reddetti.
Cemaat etkiliyor demek, hiç ikna edici olmaz. Olmuyor da... İşte, ABden gelen eleştirilerde kuvvetli ifadelerle yargı bağımsızlığı uyarıları yapılıyor.
2014 ve 2015
ABden gelen bu tepkilerin sebebi, Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı... gibi büyük yatırımlardan korkmaları olamaz mı?!
Elbette rekabet duygusuyla bu tesisleri istemeyen Avrupalı bazı şirket ve kuruluşlar olabilir, ama yargı bağımsızlığı gibi bir konuyu bu projelere bağlamak hiç inandırıcı olmaz. Bakın, ekonomimizin çok daha dinamik olduğu 2010 yılındaki referandumla getirilen değişiklikleri AB İlerleme Raporları yargı bağımsızlığı yönünde atılmış önemli bir adım diyerek alkışlamışlardı. Şimdi o reformlar için Yanlış yaptık diyerek adliye müfettişlerinin bakana bağımlı hale getirilmesi elbette tepki çeker, güven sarsıcı olur.
Halbuki 2014 ve 2015 yıllarında dünya politikasında esecek fırtınalar karşısında sözümüzün ağırlıklı olması için de, yatırımcıya güven vermek için de yargı bağımsızlığı hayati derece önemlidir.