BİR aydır hükümet ile Cemaat arasındaki maçı izliyoruz.
Ara falan da yok, gidip bir bardak suyu zor alıyoruz.
Memlekette başka dert yok sanırsın...
Oysa dünkü sorunlar olduğu gibi önümüzde.
*
Bu bir ayda mesela...
Bursada 6 yaşındaki çocuk işçi sokakta karton ve kâğıt toplarken kamyonetin altında can verdi.
Denizlide HES inşaatının kalıp duvarı çöktü, iki işçi öldü.
Tarsusta bir işçi pres makinesine sıkıştı, sizlere ömür.
Kayseride çatı ustası 8 metreden düşüp rahmetli oldu.
İzmirde bakım gören römorkör denize indirilirken yan yattı, 10 kişiye mezar.
*
Tarsusta bir kadın, kocası tarafından adliye önünde 15 yerinden bıçaklandı.
Bir kadın çalıştığı kuaförde sevgilisi tarafından başından vuruldu.
Zeytinburnunda bir kadın kaldırımda yürürken silahlı saldırıya uğradı.
Kızının telefonunda Seni kimseye yâr etmem mesajını gören baba, onu döverek öldürdü.
Boşanmak istiyor diye kocası, annesi, babası bir olup bir kadını av tüfeğiyle katletti.
Kadınlar kendilerine koruma verilmiyor diye patır patır ölürken, Reza Zarraba İçişleri Bakanlığının koruma yağdırdığı ortaya çıktı.
*
Çocuk gelin Kaderin cansız bedeni evinde silahla vurulmuş halde bulundu. Damadın ailesi Bunalımdaydı, intihar etti diye masallar anlattı.
Aile Bakanı çocuklara zulmedenlerin dünyayı başına yıkacağına, çıktı Çocuk nikâhları masumane dedi. Dumur olduk.
*
Cennet Artvindeki Kamilet Vadisine yapımı planlanan HESin imar planı, 9 AKPli üyenin olumlu oyuyla İl Genel Meclisinden geçti.
Mütemadiyen Başbakanı rüyasında gören Fettah Tahmincenin Antalyadaki Phaselis Antik Kentinde otel yapacağı ortaya çıktı. Otelin arazisinin bir bölümü 1. derece arkeolojik sit alanı içindeydi ve ÇED raporu gerekli değildir kararı verilmişti. Bir Çevre Bakanlığı klasiğiydi, alışıktık.
İstanbulun son yeşil alanlarından Polonezköyü imara açmak üzere düğmeye basıldı. Buraya villa, otel, AVM yapımının önü açıldı.
Kahramanmaraştaki Afşin-Elbistan Santralı, Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde çevre kirliliği nedenli ceza kesilebilecek kurumlar listesinden çıkarıldı. Bu santrallara çevreye verdiği zarar nedeniyle bugüne kadar defalarca ceza kesilmişti.
Barajların doluluk oranı geçtiğimiz yıla göre yüzde 6.5 düştü. Birçok bölgede sular çekildi. İçme suyu kaynaklarına gelen su miktarı dehşet azaldı.
İklim değişikliğiyle mücadelede taş üstüne taş koymayan, İstanbula yağmur getiren ormanları katleden hükümetin Tarım Bakanı Dua edelim yağmur yağsın tavsiyesinde bulundu.
*
İnternete demokrasilerde kabul edilemeyecek bir sansür geldi.
Ulaştırma Bakanı vatandaşı iki yıl internetten izlemenin özel hayatı ihlal etmediğini savundu.
İnsanlar sokağa çıkıp bunu protesto etmek isteyince devlet gazı bastı.
*
Roboski için yapılan soruşturma tamamlandı. Takipsizlik kararı verildi.
Ailelerin bir kez daha kalbinden bir parça koptu.
*
Dört koldan zam geldi.
70lik rakının fiyatı 57 TLye, biranınki 5 TLye dayandı.
Patatesin fiyatı muzla eşitlendi.
Ayakkabı kutuları milyonlarla dolarken, asgari ücrete dalga geçer gibi yüzde 5 zam yapıldı.
*
Dramların ardı arkası kesilmezken...
Kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, çevre katli, insan hakları ihlalleri, özel hayata müdahale tam gaz devam ederken...
Otorite Yolsuzluk yok, darbe var diye bas bas.
Margaret Thatcher İktidar olmak, hanımefendi olmak gibidir. Eğer hanımefendi olduğunu söylemek zorunda kalıyorsan, değilsindir diye güzel demiş.
Hiç sorunumuz yokmuş gibi meşguliyetimiz otoritenin iktidar sorunu.
İktidarın birincil görevi insanların sosyal refahını sağlamak ve bunu korumaktır.
Bizim iktidarın ise kendi derdine düşüp bunu unuttuğu ortada.