TÜRKİYEnin en göz yaşartıcı çevre mücadelesi yıllardır Karadenizde sürüyor.
Suyun yaşamın kaynağı olduğunu, dere kenarında hayata gözlerini açan insandan daha iyi kimse bilemez. Bu yüzden Karadenizdeki çevre hareketi gibi tutkulu bir mücadele dünyada azdır.
Ama yerel seçim sonuçlarına baktığımızda bunun sandığa pek de yansımadığını görüyoruz.
HES projeleriyle memleketin derelerini kurutmaya ant içmiş AKPnin oyu İkizderede yüzde 42.31, Hemşinde yüzde 56.84, Fındıklıda yüzde 46.56, Çamlıhemşinde yüzde 55.82, Çayelinde yüzde 55.88.
*
Artvin Türkiyenin cennet köşelerinden biri. Dünyanın korumada öncelikli 200 ekolojik bölgesi arasında. Burada 60 ağaç türü, 100 çeşit bitki, 21 memeli hayvan cinsi yaşıyor. İçme suyu kaynakları var.
Yerel halk 20 yıldır madencilikle buranın altının üstüne getirilmemesi için savaş veriyor. Bu mücadele sonucunda maden ruhsatını iptal ettirdiler ancak AKP hükümeti buranın yeniden ruhsatlandırılmasına karar verdi. Uzmanlar oturup Bu maden yapılırsa Artvin ile Borçkanın terk edilmesi gerekecek diye rapor hazırladılar.
Haliyle yerel halkın illerini, ilçelerini mahvedecek siyasi erke sandıkta tepkisini göstermesini bekliyor insan. Ancak sonuca bakıyorsunuz, AKPnin oyu Artvinde yüzde 46.33, Borçkada yüzde 54.17.
Çevre talanıyla karşı karşıya olan Arhavideki AKP oyu yüzde 47.7.
Deresini, vadisini canını dişine takarak korumaya çalışan Hopalının AKPye oyu yüzde 40.78.
*
Kaz Dağları altın arama çalışmalarıyla delik deşik. Bakıyorsunuz AKPnin Çanda oyu yüzde 52.51, Ezinede yüzde 43.19.
*
Biz buradan Hasankeyfi sular altında bırakanlara veryansın ederken, Hasankeyflilerin AKPye giden oyu yüzde 33.17.
*
Tortuma yapılacak HESe karşı yılmadan mücadele veren Erzurumlu oyunun yüzde 42.40ını AKPden esirgemiyor.
¡
İlçelerini kuraklığa mahkûm edecek termik santral tehdidiyle karşı karşıya olan Konya Karapınarlıların AKPye oyu 44.39.
*
Kömüre karşı mücadele veren Şırnakta, baraja karşı savaşan Dersimde, nükleer santral kâbusu yaşatılan Sinop ve Mersinde, HESe hayır diyen Manavgatta oylar AKPye gitmedi ama bunun çevre hassasiyetinden kaynaklandığını düşünmek saflık olur. Oralarda daha ziyade başka hassasiyetler konuştu.
*
İnsanlar bu yerel seçimde sandıklara son derce baskın duygularla gittiler, bunu yadsımak mümkün değil.
Merkezden öyle kutuplaştırıcı söylemlerle, nefret aşılayan sözlerle topluluklar yönlendirildi ki, yerel halklar yaşam alanlarını, ağaçlarını, topraklarını, derelerini ikinci plana attılar.
Türkiye gibi bir yerde çevrenin belki genel seçimde insanların birincil motivasyonu olmasını bekleyemeyiz.
Ama yerel seçimlerde yereldeki mücadelelerin kendini daha fazla göstermesini umardık.
Bu anlamda seçim sonuçları benim için hayal kırıklığı oldu.
Ama adı üstünde mücadele bu.
Kendi kendini savunamayan çevrenin haklarını hem yerelde hem de ülke çapında bunu dert eden insanlar talep etmeyi sürdürecek.
Yan komşunun bahçesindeki ağacı kesmesi sadece onu değil, bizi de ilgilendiriyor. O belki ağacını sevmiyor. Ama o ağaç bizim de ağacımız.
Aynen Rizenin dereleri gibi, Artvinin ormanları gibi, Çanakkalenin dağları gibi.
Buralar hepimizin. Ve biz buraların hakkını kendi insanına rağmen savunmaya devam edeceğiz.