THINKPROGRESSte bir makale okudum.
Özetle Karamsarlığa kapılmayın diyor, Her şeye rağmen 2013 insanlık tarihinin en iyi yılıydı.
Nedenlerini sıralıyor...
-Daha az sayıda insan ölüyor ve insan ömrü uzuyor. Yani insanlık ölüme açtığı savaşı kazanıyor.
-Daha az insan aşırı yoksulluk çekiyor ve dünya daha mutlu bir yer haline geliyor.
-Savaşlar azalıyor ve daha az ölümcül hale geliyor.
-Cinayet ve diğer şiddet suçlarının oranı düşüyor.
-Dünyada ırkçılık, cinsiyetçilik ve ayrımcılıkla savaşta ciddi yol alınıyor.
Tüm bunlar dünya adına sevindirici.
*
Herkes gider Mersine...
Biz gideriz tersine.
Türkiyede de işler böyle olsaydı, 2013ün dünya olumlu gelişmeler ortalamasını epey yükseltmiştik.
Ama talihsiz milletiz vesselam.
Biz 2013ü nasıl hatırlayacağız derseniz...
Kızlı-erkekli ortam düşmanlıkları, alkolizm suçlamaları, edep dersleri, giderek artan kadın cinayetleri, kadını eve tıkmalar, hamileleri aşağılamalar, ulusal nefret politikası, kendi vatandaşını düşman ilan etmeler, milleti birbirine kırdırmalar, çevre katliamlarını çılgın proje diye yutturmalar, göz göre göre inkârlar, iş cinayetleri, Vanda soğuktan donanlar, tutuklu gazeteciler, Batıyla gerginlikler, komşularla artan sorunlar, kara para aklamalar, rüşvet, ihale yolsuzlukları, istifalar, beddualar...
Yine kavga, yine gürültü, yine salak yerine koymalar...
Bunları er geç unuturuz. Doğa kanunu, unutmadan devam edemiyor insan.
Lakin unutmayacaklarımız, unutmamamız gerekenler de var.
Reyhanlıyı unutamayız mesela.
Ve tabii ki o 6 genci...
*
Ethem Sarısülük...
Ostimde işçi olarak çalışıyordu.
27 yaşındaydı.
Haziranda Ankarada bir polisin yasal mermisiyle başından yaralandı.
Birkaç güne tüm organları iflas etti ve 14üncü günün sonunda öldü.
*
Abdullah Cömert...
22 yaşındaydı.
Hatayın Armutlu mahallesindeki gösterilerde kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü.
*
Ali İsmail Korkmaz...
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü 1inci sınıf öğrencisiydi.
Daha 19undaydı.
Eskişehirin ara sokaklarında polis ve bazı siviller tarafından acımasızca sopalarla dövülerek öldürüldü.
*
Ahmet Atakan...
Hatayın Antakya ilçesinde ODTÜdeki protestolara destek vermek ve Gezi Parkı protestolarında hayatını kaybeden Abdullah Cömertin faillerinin bulunması için düzenlenen eylemde hayatını kaybetti.
22 yaşındaydı.
*
Mehmet Ayvalıtaş...
Yoksul bir ailenin 19 yaşındaki gencecik evladıydı.
Askere gitmeye
hazırlanıyordu.
İstanbul Ümraniyedeki gösteriler sırasında kalabalığın içine dalan bir cip tarafından ezilerek hayatını kaybetti.
*
Mustafa Sarı...
Adanalı komiser. Günlerce uykusuz çalıştırıldı. Gösteriler sırasında yorgunluktan dengesini kaybetti, 20 metreden aşağı düştü.
Doktorlar müdahale edemedi, kurtarılamadı.
*
Medeni Yıldırım...
Diyarbakırın Lice ilçesindeki karakola ek binalar yapılmasını protesto edenlere askerin ateş açması sonucunda öldü.
18 yaşındaydı.
Daha yeni Lisans Yerleştirme Sınavına (LYS) girmişti.
*
2013e görünürde
Fethullah Gülenin bedduası damga vursa da...
Devlet esas ahı bu çocuklar yüzünden aldı.
Zira bu çocukların canını alan devletin inadı, hoyrat muamelesiydi.
Çıkıp bir özür bile dilemediler, Başımız sağ olsun bile demediler.
Evlatları ölen anaların-babaların gözyaşları bile uyku haline geçmiş vicdanlarını dürtemedi.
Ama bir millet uyandı.
Gözler açıldı, diller çözüldü, hesap sorulmaya başlandı.
Bu çocukların, yitik ailelerin umutları söndü yazık ki ama geride kalan bizlere umutsuz hayatın hayat olmadığını öğrettiler.
2014e girmemizle 2013 tarih oldu. Ve artık yakın tarihimizin başköşesinde bu çocuklar oturuyor.
Onları kalp ağrısıyla anıyoruz, her seferinde gözlerimiz doluyor ama bir yandan da insan olduğumuzu hatırlıyoruz.
Vicdansız insan olunmuyor.
Onlar bizim vicdanımız.
2014e daha vicdanlı giriyoruz.
Bu bile ülke adına bir ilerlemedir.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak deniyordu. Olmadı.
İnsanlar da, toplumlar da dibi görmeden yükselemiyor.
Dibin dibine doğru ilerliyoruz ama unutmamalı ki hiçbir uygarlığa acısız demokrasi gelmiyor.
Sabretmek gerek...
Ve umudumuzu yitirmemek.