Top
Melike Karakartal

Melike Karakartal

mkarakartal@hurriyet.com.tr

24/03/2017

Farklı düşünmek mi istiyorsunuz? O zaman müzik!


Müziğin size mutluluk verebildiğini veya kötü anıları olan bir şarkının sizi iki dakika içinde “Yılların yorgunluğunu sırtımda taşıyorum” haletiruhiyesi içine sokabildiğini biliyorsunuz.
Sevdiğiniz melodi duyduğunuzda hızla bambaşka bir enerji seviyesine doğru yükselme hissini defalarca yaşadınız...
Müzik dinlemediğinizdeyse “kuruduğunuzu” hissediyorsunuz...
Peki kaç yaşında olursanız olun, bir müzik aleti çalmayı öğrenmenin beyninizi geliştirdiğini, sizi bambaşka bir insana dönüştürebildiğini biliyor musunuz?
Belirli bir yaşa geldikten sonra pek çoğumuz beynin gelişen, değişen bir organ olduğunu unutuyoruz.
Gelişim, sadece çocukluk yıllarına aitmiş gibi davranıyor; rutinlerimize, alışkanlıklarımıza yapışıyoruz ve hayatın temposunu ısrarla, istikrarla yapıştığımız davranışların yarattığını sanıyoruz.
Oysa 256 yaşına
kadar yaşayabilmiş
Li-Ching Yuen gibi, günün birinde “Bu dünyada yapmam gereken her şeyi yaptım” diyebilmek için bildiğiniz yollardan sapmak, alıştığınız ne varsa bırakarak yeni keşiflere çıkmak gerekiyor.
Beyin ancak böyle gelişiyor, “sahibine” ancak bu koşulda daha iyi bir hayat verebilecek düşünceler üretebiliyor.
Müzikle ilginizi “dinleyici” seviyesinden “üretici” seviyesine çekmeye belki daha önce niyetlendiniz; heves ettiniz, bıraktınız...
Belki aklınızın bir köşesinde vardı, bir müzik aleti aldınız, sonra “Zaman yok” dediniz, bir kenara attınız...
Şimdi “Yeni bir hobi edinmeye vaktim yok”ları bir kenara bırakıyorsunuz, gözlerinizi kapatıp kendinizi o müzik aletini çalarken hayal ediyorsunuz...
Dünyaca ünlü besteci ve piyanist Anjelika Akbar’la “Yetişkin yaşta müzik aleti çalmayı öğrenmek” üzerine konuştuk.
Bakın neler diyor Akbar...
“Müzik öncelikle bir titreşim, bir frekanstır. Biz de frekanstan oluşuyoruz ve müzik (türü önemli değil) organize edilmiş titreşimleri bize sunan bir olgudur.
Ritim, müzik aletlerinin sesleri, melodik yapısı; hepsi komplike birer veri tabanıdır.
Bilincimizin her katmanına ulaşır ve bizleri tahmin ettiğimizden çok daha fazla etkiler.”

Müzik terapidir

Anjelika Akbar, müziğin geliştirici ve iyileştirici etkisini şöyle anlatıyor:
“Hamilelikte dinlenen müzik çocukların gelişimini olağanüstü etkiliyor.
Küçük çocukların hayal dünyasını ve entelektüel gelişimini de etkileyen yine müziktir.
Müzik türü ve kalitesi bu durumda büyük bir öneme sahiptir.
Kadim zamanlardan beri birçok gelişmiş toplumlarda müzik bir terapi aracı olarak bilinçli bir şekilde kullanılıyordu. Bugün ise örneğin ‘Mozart Effect’ bu tür müzik terapisi çalışmalarından bir tanesidir.
Dolayısıyla müziğin psikolojik ve duygusal katmanlarda bizi etkilediğini, beyin fonksiyonlarına da doğrudan etki ettiğini araştırmalar sonucunda öğrenmiş oluyoruz.
Erişkin yaşta mesela piyanoya başlamış olan birkaç öğrencim vardı.
Düzenlediğim yetenek sınavının neticesinde çok yetenekli bulduğum bu kişilerin müzik sayesinde hayatlarının nasıl değiştiğine şahit oldum.
Bunu tarif etmek zordur...
Mutluluktan uçtuklarını ve neredeyse obsesyon halinde sürekli koşarak piyano çalıştıklarını izledim...
Müziği hayatınızın içine soktuğunuzda terapi söz konusudur.
Müzikle iç içe olmaya başlayan insan hayatı farklı algılamaya başlar. Daha önce fark etmediği alanları, nüansları, sesleri, duyguları müzik sayesinde hayatlarına davet etmiş olur.
Ve bu, mutluluktur...”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp