Top
Melike Karakartal

Melike Karakartal

mkarakartal@hurriyet.com.tr

17/04/2017

Beş sorum var...

 Bir yanda “Esas şimdi önümüz açıldı” yorumu yapanlar, bir yanda “Ne olacak şimdi” diye soranlar...
Bir yanda umuttan öte bir coşkuyla otomobilleriyle kutlama turu yapanlar, bir yandan umutsuzluğun verdiği çöküntüyle üzüntüden ağlayanlar...
Tüm hisleri, tüm iniş-çıkışları, tüm tepkileri, tüm tatsız sözleri, kavgaları, her şeyi bir kenara koyacak olursak, hepimizin kafasını kurcalayan bazı sorular var. Müsaadenizle bugün onları sormak istiyorum.
Hiçbir konuda taraftarlık yapmayan, insan ayırmayan, sakin olmanın herkese fayda getireceğini düşünen bir vatandaş olarak bunları sormak hakkımdır, hakkımızdır.
Bu soruları sormalıyız.
1- “Milletin hür iradesi”nden bahsediyoruz.
Hayır verdiği takdirde terörist, ülkesinin gelişmesini istemeyen bir vatan haini ilan edileceğini zannederek endişelenen, hayır verdiği takdirde iki lokma yemeğinden olacağı düşünmesi sağlanmış vatandaşın iradesinden bahsedebiliriz, ancak...
“Hür iradesi”nden bahsedebilir miyiz?
Böyle bir iradenin evet ve hayır seçenekleri arasında rasyonel bir seçim yapması mümkün müdür?
2- Bugün devletimizi yönetmekte olan siyasetçilerimiz, evet kampanyası için devletin, aslında herkese açık olması gereken imkanlarını büyük oranda “evet kampanyaları” yönünde seferber etmişti.
Şehirlerimizde kafamızı nereye çevirsek, nereye baksak evet telkini gördük. Sadece evet ve hayır seçeneklerinin olduğu ve devlet imkanlarının evet kampanyası için seferber edilmiş olduğu bir referandumdan öyle ya da böyle, büyük oranda ya da küçük oranda hayır çıkması mümkün olabilir miydi?
3- Gelelim sonuca...
Bugün devletimizi yönetenler, ellerindeki tüm imkanlarla “Evet deyin, bakın daha iyi olacak” derken Türkiye’nin yarısı “Hayır olmayacak” diyor.
Ülkenin yarısı “Bu şekilde yönetilmeyi uygun görmüyorum” diyor. Hür iradeden bahsedecek olursak, ülkenin iradesinin yarısı, bugün devletimizi yöneten siyasetçilerimiz tarafından halkı ikna etmek için çabaladığı yeni sisteme “hayır” demiş oluyor.
Bu kitlenin, yani Türkiye’nin yarısının arzusu, kendine yeni sistemde nasıl yer bulacak?
4- Mühürsüz oylar bu sefer niçin kabul edildi?
Bu, kanunlara aykırı değil midir? Devlet mührü, kanunlar önünde sahteciliğin önüne geçilmesi için icat edilmemiş midir? Mühür olmayan oyların kabul edilmesi, YSK tarafında seçim sonuçlarına gölge düşürmemekte midir? Öyle ise nedendir?
5- Referandum bir futbol maçı değil.
Survivor gibi bir reality show değil. Bir otomobil yarışı değil. İki ülkenin savaşı değil.
Düşmana karşı ortak kazanılması için ortak hareket edilen bir savaş da değil.
Referandum, ortak bir amaç için, ülkesi çalışan insanların ülkelerinin yönetimi hakkında fikrini devlet huzurunda beyan etmesidir.
Birbirinden farklı fikir beyan edenler, evet diyenler de, hayır diyenler de o çatı altında aynı yaşam mücadelesini veriyor, verecek.
Kutlama yapan vatandaşlarımız bu sonucun gerçekten kutlanacak bir yanı olduğunu düşünüyor mu? Yoksa bu durum, toplum kesimleri arasında derinleşen bir uçurumun göstergesi mi sayılmalı?
Öyle ise, toplumsal uzlaşıdan, ortak bir vatan sevgisinden, dostluktan, kenetlenmekten nasıl bahsederiz.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp