Top
Melike Karakartal

Melike Karakartal

mkarakartal@hurriyet.com.tr

14/03/2017

Tüketim kültürü böyle değişiyor!


Tercihini sosyal içerikli işler yapmaktan yana kullanan markalar, tek odağı “kâr” olan bir dünyanın değişen yüzü olarak yüzümüzü güldürüyor.
Son dönemde pek çok marka, sosyal içerikli çalışmalarla değerini yükseltiyor.
Nitelikli işlerle sosyal mesajlar veren markaların hem marka algısı olarak bir adım öne çıktığını, hem de daha geniş kitlelere yayılarak kendilerine yeni müşteriler bulabildiğini biliyoruz.
Son olarak Filli Boya örneğinde bunu gördük, toplumun her kesiminden alkış alan, birleştirici, eşitlik mesajı veren bir video ile büyük ses getirdiler 8 Mart’ta.
Tüketici kültürü, teknoloji gibi değişkenleri gözlemleyerek markalara danışmanlık veren Contagious’un strateji uzmanlarından Katrina Dodd ile bir süre önce şirketlerin sosyal içerikli işlere yönelimiyle ilgili konuşma fırsatı buldum.
Değişen teknolojiyle beraber, bugüne ayak uydurmak isteyen markaların kendilerini “kâr odaklı” değil, “amaç odaklı” olarak konumladığını ve kendilerini tüketiciye anlatmak için doğru hikayeler aradıklarını anlatıyor:
“İnternet bilgiye olan ulaşımımızı demokratikleştirdikçe, tüketiciler piyasanın işleyişinin etkileriyle ilgili daha fazla farkındalığa ulaştı.
Teknoloji sayesinde gelişen bu ‘afişe olma hali’ daha iyi bir ticari anlayışa yol açabileceği gibi, bugün bu daha çok ‘şirketlerin toplum için faydalı işler yapması’ olarak karşımıza çıkıyor.
Bunun anlamı; markaların, saklayacak bir şeylerinin olması yerine, tüketicilerine anlatacak daha iyi hikayeler bulmasına, bu da sonuçları itibariyle tüketici üzerinde markayla ilgili pozitif bir algıya yol açıyor” diyor.
İncelikle düşünülerek hazırlanmış sosyal içerikli iyi çalışmalar, toplumun hislerine tercüman olurken, markayı da tüketici gözünde iyi bir yere taşıyor.

Tek anahtar “kâr” değil

Yönetim Uzmanı Dan Pink’in şu sözlerini aktarıyor Dodd:
“Ticari girişimlerin insafsız ve kararlı hallerinin, kapitalizmin devamlılığı için tek anahtar olduğunu düşünürüz.
Fakat artık bu, sürdürülebilir bir ticari hayata işaret etmiyor. Eğer kâr etmek, şirketin amaç odaklı motivasyonundan daha önemli hale gelirse, kötü şeyler olur.
Bazen etik anlamda ‘kötü şeyler’ olur, fakat bazen de bu durum berbat ürünler, yetersiz müşteri hizmeti veya çalışmak istemeyeceğiniz koşullar sunan bir ofis olarak karşınıza çıkabilir. Bunlar, başarılı markaların özellikleri değildir...”
İletişim danışmanı Soydan Canbaz ise, yeni tüketici profilinin daha iyi bir dünya arzusunun, kurumsal dünyaya ilham verdiğini düşünüyor.
Canbaz, “Yıllar içinde gözlemlenen önemli değişim şu: Genelde sosyal sorumluluk ya da hayırseverlik ekseninde gördüğümüz amaç odaklı pazarlama çalışmaları birçok şirketin DNA’sına yerleşmeye başladı. Amaç odaklı çalışmalar, sadece pazarlama sürecinin değil, bütün iş yapış süreçlerinin, aynı amaç için değer yaratacak şekilde tasarlanmasını sağlıyor. Ortaya konan çabaların hem yaratıcılık hem de çözüm yaratma konusundaki tutkusuna bakınca gelecek adına iyi hissediyoruz” diyor.
Mutsuz çalışma ortamlarına, mutsuz çalışanlara sahip...
Ne sattığına değil, kaça sattığına odaklanan...
“Büyük resmi” değil sadece cebini düşünen markaların uzun vadede varlığını sürdürmesinin zor olduğunu söylüyor uzmanlar.
“Para, para, para” artık çalışmıyor.
Tüketicinin gözünde yükselebilmek, benzer markalar arasından sıyrılabilmek için iyi ürünler de yetmiyor hatta...
“Dünyayı, toplumu, insanı düşüneceksin, düşündüğünü de göstereceksin” diyor tüketici ve bunu talep ediyor...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp