Top
Melike Karakartal

Melike Karakartal

mkarakartal@hurriyet.com.tr

02/03/2017

Kenan Doğulu “Kader bizi birleştirdi” diyor

Peki sizi yerinizde duramayacak kadar öfkelendiren bir adaletsizliğin...
Sizin kontrolünüz dışında gerçekleşen bir yıkımın, dönüşümün...
Birilerinin gelip inşaat makineleriyle eştiği hayatınızın o tahammül edilemez belirsizliğinin üstesinden nasıl gelirdiniz?
Bu soruların yanıtlarını, bir sanat formuna dönüştürerek içinden şelale gibi akıtan üç yetenekli gencin adını belki duydunuz... Burak Kaçar (Zen-G), Veysi Özdemir (V.Z.) ve Asil Koç’tan (Slang) oluşan, yıkılan Sulukule’nin ilk hip hop grubu Tahribad-ı İsyan...
Onların adını bundan sonra çok daha fazla duyacağınıza emin olabilirsiniz.
Onlara “kentsel dönüşüm çocukları” demek belki de yerinde olur.
2005 yılında kabul edilen ve 2008 yılında uygulanmaya başlayan Sulukule’deki kentsel dönüşümle evlerinden, anılarından, akrabalarından, komşularından uzaklaşmak zorunda kalmış üç genç... İsyanları, onları hem bir araya getiren hem de insanı derinden etkileyen şarkıları yazmalarına sebep ortak motivasyon olmuş.
Adlarını ilk defa dört yıl önce 13. İstanbul Bienali’nin en etkileyici işlerinden birinde, Halil Altındere’nin, grubun şarkısı ile aynı adı taşıyan “Wonderland” videosu ile duymuş, isyanlarına şahit olmuştuk. Grubun ilk albümünün çıkış hikayesi de aslında o gün başlamış...
Bienalde Altındere’nin işiyle karşılaşan ve “Bu çocuklarla mutlaka bir araya gelmeliyim” diyen Kenan Doğulu, bir süre sonra ileride albümün müzik prodüktörlüğünü yapacak olan arkadaşı Murat Çekem’den bir telefon almış... Gelin, hikayeyi Doğulu’dan dinleyelim...
“Bence kader bizi birleştirdi. Hayatta başımıza gelenlerin tesadüf olmadığına inanırım her zaman. Onları ilk gördüğümde içimde bir şeylerin kımıldadığını hissettim. Halil Altındere’nin videosunu bienalde gördüğümde ‘Acaba bu çocuklar için yapabileceğim bir şeyler olabilir mi, seslerini duyurmalarına destek olabilir miyim?’ diye düşünmüştüm. İşte o sırada ilginç bir telefon aldım Murat Çekem’den: ‘Sana tanıştırmak istediğim üç tane pırlanta gibi, yetenekli çocuk var.’ Ben de içgüdüsel olarak ‘Tahribad-ı İsyan mı?’ diye sordum ve evet... Onlardı. Bu durumu sonradan günlerce düşündüm, belki bir gün bir yerlerde illa buluşacaktık ama bunun hemen olması iyi oldu, onlara uğurlu gelmeyi hayal ediyorum.” 

Gerçek kentsel dönüşüm

Tahribad-ı İsyan’ın en güçlü olduğu yönünü “kalemleri” olarak değerlendiriyor Doğulu.
“Bu genç yaşta gerçekten çok iyi yazıyorlar... Zor şartlarda bu yaşta böyle işler çıkarabildilerse, gelecekte neler olabileceğini düşünemiyorum bile, beni çok heyecanlandırıyorlar!” diye anlatıyor grupla olan sevgi bağını.
Sadece prodüktörleri değil Doğulu, bir bakıma akıl koçluğu vazifesini de üstlenmiş. Grup üyelerinin gençlik alevini yapıcı olarak şekillendiriyor bir bakıma. Grubun ve yaptıkları müziğin DNA’sında olan “isyan” hallerini yapıcı bir sanat formuna dönüştürebilmeleri için, gruba müzik hayatları boyunca destek olmayı sürdüreceğini söylüyor:
“Çocukların söyleyecek çok sözleri var. Sebeplerinde de çok haklılar. Bugünlerde herkesin içinde bir sıkışmışlık ve daralmışlık var. Bunu kağıda dökerek sanata çevirebilmek çok özel bir durum. Sanatçı ruhlu yaratıcı insanlar desteklenmeli. Tahrip etmeye, kavgaya, dövüşe yönelik değil, yapıcı bir şekilde onarmaya yönelik. Tartışılamayan bir Türkiye’ye alışamıyorum. Onların da bazı tartışmalar açması, konuşarak, yazarak çözmesi gerektiğini düşünüyorum ve o yönde telkinlerde bulunuyorum.”
Tahribad-ı İsyan üyeleri, müzik ve sözleriyle sadece kendilerinin ve benzer mağduriyetler yaşayanların duygularına tercüman olmakla kalmıyor, aktif olarak başka çocukların da yaşamlarına dokunuyor.
Daha önceleri Sulukule’de bulunan Çocuk Sanat Atölyesi’nde öğretmenlik yapmışlar, atölye kapandıktan sonra ÇimenEv Bilim ve Sanat Merkezi’nde çocuklara rehberlik etmeyi sürdürmüşler, 30’dan fazla çocuğun yeni gruplar kurmasına vesile olmuşlar...
Kasım 2015’ten beri ise ASAM’da göçmen ve mülteci ailelerin çocuklarıyla hip hop atölyeleri düzenliyorlar...
Yıkıcı olaylar karşısında kimileri çıkışı kendini yok edecek bir hayat tarzında bulurken, bu 3 genç içlerindeki yakıcı ateşi müzik ve sanat aracılığıyla harlayarak kendilerini ve çevrelerini dönüştürüyorlar.
Belki de gerçek “kentsel dönüşüm” budur...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp