Top
Mustafa Doğan

Mustafa Doğan

mdogan@htgazete.com.tr

10/08/2017

Eurovision pahalı geldi

 

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Şu anda yok öyle bir şey” yanıtıyla Eurovision tartışmalarına noktayı koydu.

Zaten öncesinde, TRT’de yapılan değerlendirme toplantısından sızan bilgilerde genel kanaatin katılmama yönünde olduğu biliniyordu.

Gerekçe olarak ise televoting oylamasının sonuçlara etkisinin yüzde 50’ye indirilmesi, kurucu 5 ülkenin doğrudan finale katılmasının adaletsizliği ve ön katılım ile nihai katılım bedellerinin yüksekliği öne çıkıyordu.

Katılım bedelleriyle ilgili çevremden çok soru gelince kısa bir araştırma yaptım. Net rakamlar olmasa da fikir vermesi açısından paylaşmak istedim…

Efendim, yarışmaya ön katılım ve nihai katılım bedeli ortalama 250 bin İsviçre Frangı. Yaklaşık 1 milyon 100 bin TL’ye tekabül ediyor.

Yarışmanın gelirlerinden ise TRT’nin payına ortalama 50 bin İsviçre Frangı, yani 180 bin TL gibi bir rakam düşüyor.

Tabii iş sadece katılım bedeliyle bitmiyor. Klipti, tanıtımdı derken rakam ikiye, üçe katlanıyor.

Burada devreye “Ülkenin tanıtımı yapılıyor” tezi giriyor.

Geçmiş yıllarda bu katkının milyonlarca dolara denk geldiği hesaplanıyordu ama günümüzde hem yarışmanın eskisi kadar popüler olmaması hem de teknolojinin sağladığı imkânlar bunu tartışmaya açık bir konu haline getiriyor.

Ben her şeye rağmen Eurovision’da olmamız gerektiğini düşünüyor ve yorumu size bırakıyorum.

 

Dokuz yıl sonra buluştular

Nereden çıktı bilinmez ama Furkan Palalı, Demet Özdemir ve Sumru Yavrucuk’un başrolleri paylaştığı ‘No: 309’un final yapacağı haberi takipçilerini hayli üzmüştü.

Yapımcı, devam kararını ilan ettikten kısa bir süre sonra ekibe Erdal Özyağcılar’ın katıldığı haberi geldi.

Bitiyor haberine üzülmemiştim ama itiraf edeyim Özyağcılar’ın kadroya dahil olmasına sevindim. Zira, dokuz yıl önce ‘Yabancı Damat’ta döktüren Yavrucuk ile büyük ustayı yeniden karşılıklı oynarken izlemek büyük keyif olacak.

Özyağcılar’ın baba karakteriyle hikâyeye dahil olmasıyla aksı değişecek dizi daha eğlenceli bir hal alacak.

Bu arada, ekranda ve tiyatroda izleme fırsatı bulurken Özyağcılar’a beyazperdede yıllardır hasrettik.

‘Kibar Feyzo’nun Zülfo’su, ‘Yılanların Öcü’nün Haceli’sini sinemada izlemeyeli 29 yıl olmuş. Dile kolay. Kendi kararı mı, sektördekilerin gözlerinin körlüğü mü bilmem ama Türk sineması için büyük bir kayıp ve ayıp.

Neyse ki Gülse Birsel’in yeni filmi ‘Aile Arasında’da kendisini izleme fırsatı bulacağız. Hem de Engin Günaydın, Demet Evgar, Şevket Çoruh’la birlikte.

Ortaya iyi bir iş çıkacağına şüphe yok. Ama beni asıl mutlu eden, bu projeyle birlikte Özyağcılar’ın yeniden sinemaya dönüş yapacak olması.

Şeytanın bacağı kırılınca arkası çorap söküğü gibi gelecektir diye umut ediyorum.

 

Bir fikrimiz yok!

Ayet okunmuş fasulyeden sonra çığır açacak yeni bir projemiz daha oldu. Organik hoşaf...

Hayırlı uğurlu olsun.

“Bir Fikrim Var” yarışmasında finale kaldı bu iddialı projenin sahibi.

Programı izlememiştim, bu kadar yaygara koparılınca tekrarına baktım.

Resmen göğsüm kabardı!

Jüri üyesinin dediği gibi, bir zamanlar bir girişimci ayranı paketleyip satışa sunma fikrini ortaya attı ve milli bir içeceğimiz oldu.

Aradan geçen onca yıldan sonra neden birileri de çıkıp ikinci bir milli içeceğe imza atmasın ki?

Eleştirilere bakıyorum.

Yok tadında değişiklik yokmuş...

Yok girişimcimiz raf ömrünü uzattığını söylese de annelerimizin yaptığı hoşaf da aslında o kadar dayanabiliyormuş...

Yok bu bilim değil, girişimcilik yarışmasıymış falan…

Tartışmalara bakınca aklıma geçenlerde okuduğum bir haber geldi.

Facebook tasarımcıları, üzerinde çalıştıkları iki yapay zekâ robotunun (Chatbot) kendi aralarında iletişim kurduğunu, özel bir dil geliştirdiklerini fark etmiş.

Bu noktadan sonra robotların fişini çekmişler.

Elin oğlunun derdine bak! Hoşaftan anlamamaktan hep bunlar…

Yarışmayı hoşafın değil de, hız ayarlı yol kasisi projesinin kazanmasına üzülmem de bundan!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp