Top
Mustafa Doğan

Mustafa Doğan

mdogan@htgazete.com.tr

10/07/2017

‘Kiralık Aşk’ sevdası

 

Efendim, Star TV’nin yaz ekranı için hazırladığı iki diziyi, “Ateşböceği” ve “Dolunay”ı izleyince bu hisse kapılmamanız mümkün değil.

Önce “Ateşböceği”ne bir bakalım…

Dizinin temeli zengin ve yakışıklı avukat ile sevimli ve güzel taksici üzerine kurulu. Her Türk dizisinde olduğu gibi sağlam bir temele, zengin- fakir aşkına dayalı! Biraz geriye gidersek aslında çıkış noktası, biraz “Şoför Nebahat”, biraz da Tarık Akan ve Necla Nazır’lı “Ateş Böceği”.

Esas kızımız Nilay Deniz, esas oğlanımız ise Seçkin Özdemir. Genel olarak bakarsak hikâyede izleyiciyi rahatsız eden bir nokta yok. İkilinin performansları da hiç fena değil. Ancak, en sevdiğiniz yemek bile olsa sürekli aynı şeyi yiyince yaşanan bir tat almama durumu var ya, izlerken o hisse kapılıyorsunuz. Yoklukta izlenir mi? İzlenir. Daha ileriye gidebilir mi? Hiç sanmıyorum.

AYNI DUYGUDA VE AYNI LEZZETTE İKİ İŞ

Gelelim Dolunay’a…

Efendim “Dolunay”da da senaryomuz zengin-fakir aşkı üzerine kurulu. Tıpkı “Kiralık Aşk”ta ve “Ateşböceği”nde olduğu gibi.

Burada kızımız şoför değil, aşçı. Oğlumuz da avukat yerine işadamı. Sevimli ve güzel kızımız, kuralcı ve takıntılı işadamımızın mutfağında çalışmaya başlıyor. Bir süre birbirlerini görmüyorlar. Sonra yolları kesişiyor. Oğlumuz kızı, bir dizi yanlış anlama sonrası para avcısı sanıyor. Yarın izleyeceğimiz ikinci bölümde, tesadüf bu ya, esas kızımızın, esas oğlanımızın kardeşiyle (Fragmanda, Alihan Türkdemir’in oynadığı Bulut, Deniz’e “Amca” diye hitap ediyor) flörtleştiği ortaya çıkacak. Ondan sonrası malum…

Kıyaslama yaparsak, “Dolunay”ın şansı çok daha yüksek. Özge Gürel, rolüne çok yakışmış. Can Yaman doğru isim mi emin değilim ama sırıttığını da söyleyemem. Yan kadro da “Ateşböceğine” göre çok daha güçlü. Açıkçası yeni sezonda da devam etme potansiyeli var ama bu işten bir “Kiralık Aşk” çıkmaz!

Özetle, iki dizi için de aynı demek tabii ki mümkün değil ama aynı duyguda ve lezzette oldukları ortada.

Bu durumu, yeni bir “Kiralık Aşk” yakalama arzusu dışında açıklamak zor.

Ayrıca merak ettiğim bir nokta da, bu projeler kanala gittiğinde, eşik bekçilerinin, yani karar vericilerin neye göre evet ya da hayır dedikleri.

Sonuçta hep aynı hikâyeler, üç aşağı beş yukarı aynı isimler. Şaşırtan, beklenti yaratan hiçbir şey yok. Neyse, her iki dizi de, yaz ekranı içerisinde değerlendirdiğimizde, iyi sonuçlara imza attı. Demek ki bizim atladığımız, kaçırdığımız bir nokta var!

 

O sesin sahibi Mehmet Daş

Murat Ünalmış ve Tuvana Türkay’ın başrolde olduğu, 25 Film’in ilk dizi projesi “Deli Gönül” ile geçen hafta tanıştık.

Antakya’da çekilen sahnelerine bayıldığım ve keşke İstanbul’a taşınmasa, hep orada kalsa dediğim dizi maalesef, “Her şeyi ilk bölümden verelim” hatasına düştü. Oysa ters kurguyla başlayan açılış sahnesi etkileyiciydi, patlama sahnesinde her şey havaya uçarken arkada sabit duran tül hariç.

Sonrasında Kadir Hoca ile Fatmanur’un hikâyesine döndüğümüzde her şey o kadar hızlı gelişti ki, aralarındaki aşka da sonrasındaki aşk acısına da ikna olamadık. Nikâh masasına taşınacak bir aşkın kahramanlarının birbirlerinin telefonunu almamış olmasına hiç girmiyorum bile. Sonrasında ben zaten koptum hikâyeden.

Bana göre ilk bölümün yıldızı kesinlikle Kadir Hoca’nın sınıfındaki yanık sesli çocuktu.

“Ahirim Sensin”, “Muradı Böyle”, “Başındaki Yazmayı da Sarıya mı Boyadın” türküleriyle resmen kulaklarımın pasını sildi. Öyle güzel söyledi ki türküleri, “Kim bu çocuk?” diye hemen araştırdım.

O ses, 2009 yılında ‘Bir Şarkısın Sen’de yarışan yetenekli miniklerden Mehmet Daş’mış. Hayranı olduğu İbrahim Tatlıses’le yaptığı “Bir Kulunu Çok Sevdim” düeti hâlâ kulaklarımda.

Yapımcı Fırat Parlak, o yıllardan beri takipteymiş kendisini. Bu proje ortaya çıkınca da şimdilerde 19 yaşında bir genç olan Daş’ı kadroya dahil etmiş. Çok da iyi yapmış. Hikâye İstanbul’a taşındığı için durumu ne olacak bilmiyorum ama bence dizi devam ettiği sürece her bölümde Mehmet’e bir, hatta birkaç türkü söyletilmeli.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp