Top
25/03/2024

Son nefese kadar ömrü vakfetmek yahut hiç anlamamak üzerine

B.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Denizli mitinginde merkez ilçe başkanını bir türlü bulamayışına şahit olmuşsunuzdur. Başkan bey tenezzül edip de gelmemişler mitinge; belki de tavırlı kim bilir? Gerçi, kendi memleketi Manisa'da aday çıkartmayı başaramadığı için Saadet Partisi'nin şefaatçiliğine müracaat etmiş bir genel başkandan ve teşkilata olan hakimiyetinden bahsettiğimizi unutmamalıyız. Denizli'de yaşanan bu sahnelerin üzerinden birkaç saat geçmişti ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan "İşte benim sevdam İstanbul budur. İşte benim son nefesime kadar ömrümü vakfettiğim İstanbul budur" diyerek konuşuyordu İstanbul'da toplanan yüz binlerin önünde.

Erdoğan'ın lügatinde CHP demek 3 Ç demektir: Çöp, Çukur, Çamur... 1994 yılında belediye başkanı olduğunda İstanbul'un hali niceydi, aklı yeten herkesin hatırındadır. İşte buraya atıfta bulundu Erdoğan. Daha kendi düzenini sağlamayı beceremeyen; para kuleleriyle yolsuzluk mu beceriksizlik mi yapmış anlaşılmayan bir beceriksizler taburuna emanet edilemeyecek kadar kıymetli bir şehirdir bu şehir dedi. Hz. Halid'den aldı sözü, Osman Gazi'ye; Nedim'in mısralarına çekti. Kıymetini anlattı İstanbul'un. "Bu fetret dönemi kâfi. Fazlası fazla olur" dedi. Hakikaten telafisi zor zararlara sebebiyet vereceği, ikinci bir İmamoğlu döneminin, hepimizin malumu. Erdoğan bunun sebebini de oldukça fasih şekilde izah ediyor. Gerçekten de İmamoğlu'nun ne bu şehirle ne de bu şehrin insanıyla bir alakası yok. Anlayamıyor bu şehrin insanını da bu şehrin dinamiklerini de. Üstüne üstlük mütemadiyen yalan söylüyor, olmayanı olmuş gibi anlatıyor. Üzerinde emekleri olmayan işleri sahiplenme cinliklerini bir kenara bırakırsak, geriye kayıp beş yıl kalıyor... Bunlar Erdoğan'ın ifadeleri. Öfkeli mi öfkeli... Nasıl olmasın? Aylarca dizdiği domino taşları, patavatsızın teki tarafından devrilmişse insan, nasıl öfkelenmez. Gergef işler gibi işlediği o nadide şehri, sağılacak inek görmüş bir mirasyedi, ancak haramzadelere yaraşır bir umursamazlıkla heba ettiyse, insan ister istemez öfkelenir. Haklı Erdoğan.

Ne diyelim, bir hafta sonra bu hesap da görülür elbet. Farkında değiliz belki ama en az Erdoğan kadar öfkelenmek, hepimizin mükellefiyeti. İstanbul, mevcut belediye başkanına bir kere daha teslim edilmesi tahayyül edilemez bir şehir. Dilerseniz ihsas-ı rey kabul edin, dilerseniz kanaat beyanı; bu saçmalığın bir hafta sonra sona ereceğine inanıyorum ve sona ermesi için dua ediyorum. Ekrem İmamoğlu'nu görmek ve işitmek artık tahammül haddimi aşıyor. Bir narsisist ile muhatap oluyor gibi hissediyorum, ikrah ettim. Midem kaldırmıyor. Bana karşı en ufak mesuliyeti olmayan bir kimsenin, biteviye beni temsil ettiğini iddia etmesini kabullenemem. Bana hesap vermeyen, ancak benim adıma konuşan bir kimse olsa olsa beni köle, kendisini efendi görendir. Zaten karşımızdaki de, fasıla vermez sürekli bir haddini bilmezlik değil mi?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp