Top
24/10/2022

Altı dil bilen kedinin hücresi

B.

Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdıç Magrosyan "Annem evimizdeki kediyi dört dilde azarlardı" diyor. Diyarbakırlı esnaf Şeyhmus Doğan buna nazire yaparak ekliyor: "Bizim bahçemizdeki kedi altı dil bilirdi!". Aynı avluya açılan birkaç evin birden kedisi olması sayesinde Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Zazaca, Arapça ve Süryanice verilen komutları anlarmış. Yüzyıllardır çokkültürlülüğün ve yekdiğerine tahammülün, hayatın temel dinamiği olageldiği Diyarbakır'ı bundan daha iyi anlatacak bir misal olamaz.

Diyarbakır Cezaevi'ni gezerken bana Diyarbakır'ın çokdilli kedisini hatırlatan, tam kırk yıl önce bu cezaevinde işkence gören Orhan Miroğlu'nun anlattıklarıydı. Kedileri altı dil konuşan bu şehrin ahalisi, 12 Eylül zindanlarında tek dil konuşmakla lanetlenmişti bir zamanlar. Ve bu lanetin bozulması AK Parti iktidarına nasip olmuştu. Ahmet Kaya'nın başına gelenleri canlı yayında izleyen bizler gayet iyi biliyoruz, Kürtçe konuşmanın bir zamanlar nasıl bir tabu olduğunu.

Diyarbakır'ın istasyon meydanını dolduran binlerin önünde Erdoğan, Cumhuriyet'in Diyarbakır'ı Osmanlı'nın Diyarıbekir'i, Selçuklu'nun Amedi bu mübarek şehirde nasıl bir dönüşüme imza attıklarını ancak ana hatlarıyla anlatabildi. Zira Diyarbakır özelinde ülkemizin Kürt coğrafyasında yaşanan dönüşüm bir altyapı dönüşümünden çok Kürtlerin kimliğinin tanınması ve dillerinin serbestçe konuşulması gibi aslında insan hayatına çokça dokunan onlarca büyük dönüşüme tekabül eder. Bununla birlikte Diyarbakır'da yaşanan kentsel dönüşüm, bir zamanların elem yüklü viranelerini ışıldayan turizm merkezlerine çevirmiş.

Bir hafta içinde ikinci defa geldiğimiz Diyarbakır'da gönlümüze dert olan şey ise Diyarbakır Cezaevi'ni gezmek ve burada yaşananları, o zulmü görenlerden bizzat dinlemiş olmak oldu. Olanca samimiyetimizle, tarihimizin belki de en utanılası hadiselerinden birine şahitlik ederken biz, bir yandan da ret ve inkar politikalarını, zulmü ve işkenceyi dönüştüren bir döneme tanıklık etmenin ve bu dönemde söz söyleyerek mazlumdan yana tavır koyuyor olmanın gururunu yaşadık.

Diyarbakır Cezaevi bundan sonra bir kültür merkezi olacak. İçinde müzenin, konferans salonlarının ve gençlik merkezlerinin olduğu büyük bir kompleks inşa edilecek. Bugün Adalet Bakanı Bozdağ bu yapıyı Kültür Bakanı Ersoy'a devrederken bundan sonra nasıl bir yol haritası izleneceğini de, cezaevini gezerken kendilerine refakat eden biz basın mensuplarına detaylıca aktardı. Bir taraftan asla unutulmaması gereken utanç günlerinden yana hatıraların sergileneceği diğer taraftan ise, cezaevi muhitinin de dönüşümüne ön ayak olacak canlı bir merkezin hayata geçirileceğini böylelikle öğrenmiş olduk.

Gelecek, Diyarbakır'ın 6 dil bilen kedilerinin ve yakın bir zaman öncesine kadar birbirlerine incinmeden ve incitmeden tahammül eden çokkültürlülüğün özgürce yaşayacağı bir dönem olacak.

Buna gururla şahit olmak sevinciyle Diyarbakır'dan selamlar...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp