Top
18/12/2023

Edebiyat bataklığında Gazze meselesi

B.

Türk toplumunun şiir başta olmak üzere edebiyata olan alakası malumdur. Bunun çeşitli getirilerini, diğer sahalarda ortaya koyduğu faydaları görmemek mümkün değil. Elbette tarihsel kökenleri olan bir alakadır bu. Velakin bu yatkınlığın çeşitli dezavantajlarını da görmüyor değiliz.

Sanat ve edebiyatın sosyal hadiselere katkı sağlaması hiç şüphesiz zaruridir. Arşiv değeri bir yana toplumsal hafızada bazı şeyleri raptedebilmek için muhtacız bu katkıya. Buna mukabil, edebiyatın bazı meselelere yaklaşımda ana hat haline gelmesinin bir kolaycılık olduğunun altı çizilmelidir.

Son günlerde edebiyatın, Gazze ve Filistin olan yaklaşımımızın ana hattı haline getirilmesine yönelik bir çaba olduğunu gözlemliyorum. Bu, ilk bakışta çok büyük bir sıkıntı değilmiş gibi gözükebilir. Ancak unutulmaması gereken şey, sürüp giden kavgaya bir faydamız dokunsun istiyorsak eğer, daha müspet, daha gerçekçi, daha mat edilebilir bir şuur inşa etmemiz zaruretimiz olduğudur. Türk dindarı, ceberut laikliğin ulemaya nefes aldırmadığı bir dönemde, şairlerin fikri rehberliğine sığındı. Bu kalıcı bir talep haline geldi maalesef. Filistin davasına gerçekçi katkının nasıl sağlanacağına yönelik beyin fırtınaları yerini matem baladlarına, nefret çağrılarına terk etti. Bu mutlak menfi bir şey değildir elbette. Bir hassasiyetin dipdiri olduğunun alametidir. Menfi olan, bu hassasiyetin Gazze'ye yaklaşımda ana hat haline gelmiş olmasıdır. Halen boykotla ilgili gerçek bir plan yapabilmiş değiliz. Boykotu nasıl yaygınlaştırabiliriz, nasıl daha efektif hale getirebiliriz, nasıl kalıcı hale getirebiliriz? Bu soruları gerçekçi biçimde cevaplayamadık. Hakiki tekliflerde bulunanlar, matem gürültülerinin altında duyulmaz oldu. Yaygınlaşan hissiyat yoğunluğu zaman zaman ölçüsüz hareketlere sebebiyet verdi. Gazze'den Türkiye'ye halen sağlıklı bir iletişim hattı kurabilmiş değiliz. Pek çoğumuz internet mecralarında aktüel haber kovalıyor. Ve en mühimi, an itibarıyla Filistin davasına nasıl aktif katkı sağlayabileceğimiz sorusudur. Bu sualin de toplumun geniş kesimleri için bir cevabı yok. Batı'da yükselen tepkilere bakarak gözlerimiz ışıldıyor. Oysa Filistin davasının, Gazze davasının bizim davamız olduğuna gerçekten inanıyorsak eğer, ağıtlar üretmekten ziyade gerçek katkılar sağlayacak bir zihnimiz olmalı. Dağınık ve savruğuz. Samimiyetle konuşarak, gerçekten düşünerek, hakiki fayda üretemiyoruz bu gün itibarıyla. Maalesef Filistin davamızı ve Gazze savaşımızı, o içinden çıkamadığımız edebiyat bataklığına çekiyoruz. El birliğiyle yükselttiğimiz hissiyatımız, bizleri de sağlıklı düşünmekten uzak kılıyor. Oysa Türk sağı, siyasal hareketlerini mühendislerin kurguladığı hareketlerdir. Bu hendese zekasına, tam da şu anda ihtiyacımız var.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp