Top
14/12/2023

Ersoy'un masası

B.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un eleştirilecek yanları elbette vardır. Eski-yeni misaller bulmak mümkün. En yakın misali arz edecek olursak merhum Nevzat Atlığ hakkında yayınladığı taziyeyi gösterebiliriz "Türk Müziği'nin eşsiz hafızası, koro şefi, ses sanatçısı ve değerli müzik araştırmacısı Prof. Dr. Nevzat Atlığ'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Müziğe olan tutkusu ve katkılarıyla hepimizin kalbinde özel bir yer edinen, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu'nun da kurucusu olan sanatçımıza Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum." Merhum Atlığ, ses sanatçısı değil, aksine şarkı okumayla ilgili bir becerisi olmadığı umumun malumu olan bir devrimci büyük şahsiyetti. Hoca'nın kıymeti, Türk Müziği'ni AKM'nin bir parçası kılan çalışmalarında ve kurduğu koronun ehemmiyetindeydi. Türk Müziği'ni meyhane mezesi olmaktan kurtaran adamdı. Kültür Bakanı'nın Nevzat Hoca merhumu tanımıyor olması sanat çevrelerinde yadırgandı. Bu elbette bir danışman kabahati olarak tevil edilebilir bir hata olarak görülebilir. Yahut İstanbul'un Fethi'ne "İstanbul'un Türkler tarafından işgali" demesi, iyi niyetli bir okumayla dil sürçmesi olarak yorumlanabilir. Lakin Bakan Bey geçtiğimiz hafta öyle bir poz verdi ki, bunu herhangi bir başka kimsenin mesuliyeti olarak yorumlamamız ne yazık ki mümkün değil. Ersoy'un bir grup gazeteci ile verdiği poz ve resmin kamuoyuna sunuluşunda kullanılan "bir grup gazeteciyle çok özel projelerin konuşulması" haklı reaksiyonlara sebebiyet verdi.

Bakan Bey'in konukları arasında Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Fatih Altaylı, İsmet Berkan, Nagehan Alçı, Mehmet Yılmaz vardı.

Bir kimsenin, bakan dahi olsa şahsi münasebetlerini sorgulamak hiçbirimizin haddi değil. Fakat, Türk basınının merkez hattının halen Aydın Doğan'ın kurmay kadrosundan oluştuğuna yönelik bir algı oluşturursa Erdoğan'ın bir bakanı, bu durum tenkit edilir. Hemen en sakil yorumu yapıp Gaffar Yakınca'ya "seni davet etmediler diye mi kızıyorsun?" demek bayağılığından uzak duracaklara hadisenin tam olarak ne olduğunu daha iyi tefekkür etmelerini öneririm. İletişim Başkanı Fahrettin Altun "kültürel iktidarınız bitecek" diye açık açık meydan okurken, Erdoğan " bin yıl sürecek" denilen 28 Şubat'ın üzerine kireç atarken, iktidarın temel duruşuyla yüz seksen derece tezat arz eden böyle bir pozu hiçbir iyi niyetli yorumla kurtarmayı başaramadım. Üzgünüm. Mezkur basitliğe düşecekler için de şunu açıkça söyleyeyim: Ne o masada yer almayı ne de o şarap şişelerinin önünde elde kadeh böyle bir poz vermeyi talep edecek bir kimse yok bu pozu tenkit edenler arasında. Daha alternatif bir poz istenmiyor kimse tarafından. Aksine poz istenmiyor, böyle bir poz istenmiyor. Böyle bir masaya iştirak edip etmemekle kimse ilgilenmiyor. Yirmi yıldır bu masaları yıktığımızı düşündüğümüz için anlamakta güçlük çekiyoruz. Bir başka şey değil. Bunun haricinde resimle ilgili yapılabilecek onlarca yorum var. Murat Özer'in "masada bir tek Netanyahu eksik" deyişi gibi farklı zaviyelerden yaklaşılabilir. İşin o tarafını zevil irfana havale ederim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp