Top
07/05/2024

Yumuşama sürecinden beklenilenler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'le yaptığı görüşme sonrası buluşmanın içeriğinin ayrıntılarıyla ilgili yorumlar devam ediyor. İlk ağızlardan detaylı bir açıklama gelmediği için görüşmenin ayrıntıları tam olarak bilinmese de ana başlıklar konusunda genel bir kanaat oluşmuş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan iade-i ziyarette bulunacağını açıklarken yaptığı değerlendirmede ; "Türkiye'nin, Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. Ve ilk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek, Türkiye'de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum. Bu adımı da atacağız." ifadesini kullandı.

Diğer yandan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'de görüşmeye dair ; "Ben dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim. Siyasetçilerin el sıkışmadığı dönemlerin sonu demokrasi açısından hep felaket olmuştur" dedi.

Bu tablo; ilk temasın karşılıklı olarak olumlu geçtiğini, ikincisini ürettiğini ve daha da ötesi siyasette yeni bir sürecin başlayacağını ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu süreci "yumuşama" olarak nitelemesi dikkat çekicidir.

Yumuşama sürecinin neleri içereceği, yumuşamadan murat edilenin neler olduğu zaman içinde netleşecektir. Ancak öncelikle yumuşamadan kastedilenin üslup açısından olduğu ifade edilebilir. Bu konuda anlaşılması gereken; siyasette kutuplaştırıcı, dışlayıcı, yıpratıcı, yıkıcı, karalayıcı, bir dilin terk edilmesidir. Bunun yerine esas olan yapıcı eleştirilerle Türkiye'nin ilerlemesine katkı sunmaktır.

Ancak üslup dışında siyasetin yumuşamasının içerik boyutunun neler olacağı da merak konusudur. CHP cenahından önceki yönetim döneminde ortaya konan; "Bu hükümet dünyanın en iyi işini de yapsa alkışlamayız" sözleri siyasette gerilimi besliyordu. Şimdi bu yaklaşım aşılacak mı?

İyi yapılanlara destek olmak ya da en azından köstek olmamak esasen iktidara değil, ülkeye millete verilen destek olduğu bilincine varılabilecek mi? Umut ederiz ki bu atmosfer oluşabilsin.

Diğer yandan yumuşamanın içeriğinde olması gereken bir başka önemli husus da; iktidar-muhalefet çekişmesine kurban edilmemesi gerekenlerdir. Bu konuda da yine CHP'nin eski yönetiminin tavrı, dili akla geliyor. CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sürekli "saray" yakıştırmasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yıkıcı bir dille hedef alması, siyasette mücadeleyi de sadece bu zeminde aramasıdır.

Oysa asıl mücadele edilecek olanın; Türkiye'nin yıllardır verdiği küresel kuşatmaya, küresel kıskaca karşı istiklal mücadelesine destek olmaktır. Türkiye'nin bağımsızlığını hedef alan emperyalizme, uzantılarına, terör örgütleri ve siyasi kollarına karşı iç cepheyi tunç kılmaktır. Enerjiden, ekonomiye Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesinin hasımlarına karşı mücadelenin öznesi, neferi olmaktır.

Suriye ve Irak tezkeresi 2025 yılında, Libya tezkeresi ise 2026 yılında Gazi Meclis'e geldiğinde CHP'nin yeni yönetiminin tavrı, yumuşama sürecinin önemli bir sınaması olacaktır.

Ayrıca; Türkiye'nin emperyalist kuşatmaya karşı edilgenleşmesi ve buna bağlı olarak FETÖ, PKK maşalarını da heveslendiren bir iklim, yumuşama değil, teslimiyettir ki, şüphesiz bunun kabul edilmesi de mümkün değildir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp