Top
05/03/2024

CHP-DEM uzlaşısında son nokta

PKK terör örgütünün siyasi kolu DEM ile CHP arasında yapılan işbirliğine dayalı tartışma sürüyor.

CHP üst yönetimi bu konuda oldukça titiz bir tutum sergiliyor. Her şeyden önce ittifak ve işbirliği yapmadıklarını, ortada bir protokolün bulunmadığını ısrarla söylüyorlar.

Ama inkar edemedikleri adına, "kent uzlaşısı" dedikleri uzlaşıyı sağladıkları yönünde. Adeta bir kelime oyunu. Düşünün ki; uzlaşı olmadan ittifak veya uzlaşı olmadan işbirliği olabilirmiş gibi bir tuhaf durumla karşı karşıyayız. İşin tuhaflığının nedeni çok açık. PKK terör örgütünün siyasi kolu DEM ile atılacak ortak adımın kontrol edilemeyecek oy kaybına yol açma riskiydi. Bunun için iki arada bir derede kalma durumunu çözmek esastı. Zira 2019 ve 2023 seçimlerinde dağılan ittifakın sonunda CHP'nin DEM'e muhtaçlığı daha da artmıştı. Bunun için ortak adım atabilmenin isteği CHP açısından çok önemli hale geldi. Özellikle de İstanbul için kaçınılmazdı. Bu noktada Başak Demirtaş hamlesi, CHP'yi telaşlandırdı. Üzerinde hemen spekülasyonlar yapılmaya başlandı. Adaylığında AK Parti'nin elinin olduğunu söyleyecek kadar ileri gidildi. Bu açık bir telaşın, kaygının ürünüydü. İmdada Kandil yetişti ve PKK terör örgütü elebaşlarından Karasu bir videoyla mesajını daha doğrusu siyasi kolu DEM yönetimine talimatını verdi ve Başak Demirtaş aday yapılamadı. Böylece CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) adayının aleyhine olacak kontrol edilemez oy kaybı önlenmeye çalışıldı. Bu noktada DEM'in hiç aday çıkarmama durumunda ve CHP İBB adayını destekleneceğinin açık beyanıyla yaşanacak olan kazançtan daha çok kontrol edilemez kaybın olacağı aşikardı. Bunu için İBB adayı çıkarıldı ama nedense CHP çevrelerinde Başak Demirtaş'ın adaylık durumu kadar telaşa, kaygıya yol açmadı. O yüzden de Başak Demirtaş'ta yapıldığı gibi AK Parti'nin eli Meral Danış Beştaş'ın adaylığında hiç aranmadı. O da zaten mevcut İBB Başkanı'nı değil, Cumhur İttifakı'nın adayı Murat Kurum'u hedef aldı. Böylece kontrollü oy kaybının (kaybetmemenin) gereğini yapmaya çalışacağı anlaşıldı.

Ayrıca İstanbul'da 22 ilçede DEM aday göstermedi. Belediye meclis üyeliklerinde de bazı ilçelerde ortak çalışmaların ürünü olarak adayların belirlendiği de anlaşıyor.

Tüm bunlar bir yana özellikle İstanbul Esenyurt ilçesinde DEM, CHP'ye adayını geri çektirerek, kendi adayını CHP adına aday yaptırmayı başardı. Böylece Türkiye'nin nüfus bakımından en büyük ilçesinde belediye hakimiyetine kavuşmanın heyecanlı beklentisine büründü. Zira kazanması halinde CHP adına giren adayın, DEM'e geçmesi kuvvetle muhtemeldir.

Bu durumda Kandil'in seçim stratejisi kapsamında sonuç alınmış, CHP eliyle ilk defa İstanbul'da bir ilçe kazanılmış olacaktır.

Benzer bir uzlaşıda Mersin'de ve Akdeniz ilçesinde sağlandı. Ancak esas strateji İstanbul odaklıdır. Bu anlamıyla "İstanbul ittifakı" denilenin geldiği nokta; DEM ile yapılan "kent uzlaşısıdır."

Bir süredir benimsenen sürecin bugünkü durumu, CHP yönetimi açısından şaşırtıcı değildir. Gerek Suriye-Irak gerekse Libya tezkerelerinde PKK'nın siyasi kolunun yaptığını yapıp tezkerelere "hayır" oyu verilmiştir. Asıl kırılma noktası budur. Bu durum, PKK'nın siyasi kolunu Türkiye'nin birliğine yönelik karşıtlığından kopartabilmek değil aksine onun CHP'yi kendi çizgisine çekebilmeyi başarmasıdır. Vahim olan da budur. Bu durumu değerlendirecek olanlar başta CHP'ye gönül veren ama Türkiye sevdasına sıkı sıkıya bağlı olanlardır. Onların yapması gereken; bu gerçekleri görerek, partisinden vazgeçip başka partilere yönelmesi değil, partilerine sahip çıkmalarıdır. Enerjiden ekonomiye tam bağımsız Türkiye mücadelesinde nefer olmasını sağlatabilmektir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp