Top
08/10/2017

Ülkemiz futbolunda geleceğin inşası!

Ünlü Çek teknik adam Zeman, “Futbol artık bir oyun değil, endüstri” der ve bu sözünde sonuna kadar haklıdır. Futbol ekonomisine bakıldığında, sanayi devrimi gibi büyük bir devrim olduğu görülür. Elbette bu durum, futbolda başarıyı yakalayan ülkeler için caridir.

Ülkemizde futbol endüstrisinin büyüklüğü 1 milyar Euro’yu bulurken, bu rakam dünyada 300 milyar Euro’yu buluyor.

Uluslararası Spor Araştırmaları Merkezi’nin (CIES) hazırladığı rapora göre, Türkiye futbolcu ihraç eden ülkeler sıralamasında ilk 50 sırada yer bulamamış. Rapora göre yurtdışında oynayan futbolcu sayısı 1202 olan Brezilya dünyanın en üretken futbolcu ihracatçısı konumunda. Brezilya’yı Fransa (781), Arjantin (753), Sırbistan (460) ve İngiltere (451) izliyor.

Bu ülkelerin futbol ekollerini incelediğimizde altyapıya, gençlere olağanüstü önem verildiğini görüyoruz.

Brezilya’nın Sao Paulo takımının altyapısı adeta futbolcu fabrikası gibi çalışıyor. Kaka, Lucas, Oscar, Moura…. gibi dünya futboluna altın harflerle kazınan isimler, bu kulübün altyapısından yetişmiş.

M. United altyapının potansiyelini yansıtmada güzel bir örnek. Altyapısında yetişen gençler kulübü hem futbol anlamında hem de ekonomik anlamda zirvede tutuyor.

Futbolda altyapıya, gençlere önem veren kazanıyor; önem vermeyen ise sahada amatör kalıyor.

Ülkemizin futbolcu ihraç eden ülkeler arasında sönük kalmasının en büyük nedeni alt yapıya yeterince önem verilmemesinden kaynaklanıyor. Futbol takımlarımız alt yapıya önem vermek yerine nüfusu İstanbul kadar olmayan ülkelerden transferler yaparak günü kurtarmaya çalışıyor ve sonuç hüsran.

Bu kolaycılık anlayışı ülkemizin futbolcu ve futbol ekolü üretmesine engel oluyor. Bu anlayışla altyapılar işlevini kaybediyor, genç futbolcular yetişmiyor, yetişse de fırsat bulamıyor. Bu durumu kulüp yöneticilerinin insafına bırakırsak sistemin böyle devam edeceği de çok açık.

Sayın Cumhurbaşkanımızın “Futbolda yabancı sayısının aşırı oluşu, bazı dezavantajlar getiriyor. En önemli dezavantajı, Milli Takımımıza yansıması. Yerli oyuncularımız az şans buldukları için Milli Takım’da yeterince güçlerini gösteremiyorlar” sözleri ülkemizde altyapıya önem verilmesine, gençlere fırsat tanınmasına dönük uyarılardı.

Atılacak birkaç küçük adımla kısa vadede ülkemizin futbol geleceğinin daha aydınlık olacağını düşünüyorum. Bu konudaki önerilerim şöyledir:

1. Süper Lig’de yarışan futbol takımları 21 kişilik esame listesinde kendi altyapısından yetişen 21 yaş altı en az 3 futbolcu olmalı ve bunlardan en az biri sahada olmalıdır. Bunu sağlayamayan takım, para cezası ödemek yerine, hükmen mağlup sayılmalıdır.

2. Yabancı futbolcu transferinde 20, 25, 30 yaş ve üzerinde olacak şekilde gruplandırmalar yapılarak her grupta farklı sayıda futbolcunun kendi ülkesinin milli takımında oynama şartı getirilmelidir.

3. Futbolcu gençlere psikoloji, sosyal olaylar, tarih, felsefe gibi bilgiler verilerek futbolun ayaktan ziyade zekâyla oynanan bir oyun olduğu benimsetilmelidir.

4. Futbolun bir endüstri olduğu kabul edilip profesyonel kişilerce yönetilmesinin önü açılmalı, futbolun içinde gelen kişilere öncelik verilmelidir.

Burada önerilenlerin uygulanması sonucunda 5 yılda kazanacağımız yıldız futbolcu sayısı tahminlerin ötesindedir. Benzer başkaca tedbirler de elbette düşünülebilir. Ancak bu dört öneri dikkate alınmış ve uygulanmış olursa Türk futbolu dünyaya açılır ve kısa zamanda müspet sonuçlar alınır. Philipp Lahm’ın beylik ifadesiyle “sık sık maç yapmaktan değil de sık sık kupa kaldırmaktan yorulan” bir Türk futbolu temennisiyle selametle kalın.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp