Top
01/10/2017

Kuzey Irak’ta referandum gerçeği!

Kuzey Irak’ta yapılan sözde referandum yıllar önce tanık olduğum bir konuşmayı hatırlattı bana. 2000’li yılların başlarıydı. Amerika, Irak’ı işgal etmiş ve Vietnam’a getirdiği kanlı özgürlüğü (!) oraya da getirmişti. Saddam önce kullanılmış, sonra diktatör ilan edilmiş ve nihayetinde bir buçuk milyon Iraklının katledilmesinden sonra yakalanmıştı. Türkiye ve dünyada Amerika’ya karşı ciddi bir antipatinin başladığı bir dönemdi. Dönemin ABD Ankara Büyükelçisi olan Eric Edelman, birkaç milletvekilini, yazarları ve TBMM’de bulunan bazı komisyon başkanlarını Büyükelçiliğe davet etti. Davetin konusu “Türkiye’de Amerikan karşıtlığının neden arttığı” idi. Mesele üzerine çok şey söylendi. Konuşmaların sonunda bir Milletvekilimiz söz aldı ve Edelman’a hitaben şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Büyükelçi, biz Türkler Amerikalıları yaşadıkları olaylar karşısında şapkalarını önüne alıp düşünür diye bilirdik. Ülkemizde Amerika’ya karşı oluşan antipatiyi neden kendinize değil de bize soruyorsunuz? Ama ben, dikkate alacaksanız bazı intibalarımı yine de paylaşmak isterim. Siz, on bin küsür kilometre öteden gelip Irak’ı işgal ederken iki gerekçe ile gelmiştiniz. Birincisi, Saddam halkına zulmeden bir diktatördü ve onu öldürerek, halka özgürlük, barış ve huzur getirecektiniz. Yalan söylediniz. Irak’a geleli bir yıl oldu, Saddam’ı yakaladınız; (Saddam henüz asılmamıştı) ama Irak halkı Saddam’ı arar hale geldi, “Ah Saddam” diyorlar. Sizin getirdiğiniz özgürlük, barış, huzur bu! İkinci gerekçeniz “Irak’ta kitle imha silahları var” diyordunuz. Evet, kitleler vardı ve bulduğunuz kitleleri imha ettiniz; ama silahlar nerede?

Siz Irak’a geldikten sonra kaç yüz bin kişi öldü, kaç yüz bin kişi sakat kaldı, kaç yüz bin kadın dul kaldı, kaç yüz bin çocuk babasız-annesiz kaldı, yetim kaldı, öksüz kaldı, biliyor musunuz? Bunların hesabını yaptınız mı? Bu tabloyu gören milletimiz ve dünya sizi nasıl sevsin? Ayrıca siz bu harekâtı İngiltere ve İsrail ile birlikte yapıyorsunuz. Onlar sizi piyon gibi öne sürmüş, sütre gerisine saklanmış kullanıyor ve siz kullanıldığınızın da farkında değilsiniz. Milletimizin size tepkisinin esas sebebi başka siz bizim yıllardır mücadele ettiğimiz, memleketimizi bölmeye çalışan PKK’ya yardım ediyorsunuz, yiyecek-içecek, silah, malzeme ve teçhizat veriyorsunuz. Bunu saklamaya gerek yok. Ben bir milletvekili olarak onlara verdiğiniz ayakkabıyı, giysiyi, silahı bulmak istesem bulamam. Bunlar dağın başında bunu nasıl buluyorlar? Bunun cevabını verebilir misiniz? Teröristlerin giydiği ayakkabılar sizin ayakkabılarınız ve giydikleri parkalar sizin parkalarınız. Ellerindeki silahlar sizin silahlarınız. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Milletimiz bu gerçeği bile bile sizi nasıl sevsin?”

Sayın Milletvekilinin konuşması ortamda adeta soğuk duş etkisi yapmıştı. Edelman, son derece açık ithamı ve net soruları, “Amerika büyük devlet olduğu için tepkiler İsrail’e, İngiltere’ye değil de Amerika’ya oluyor ve biz PKK’ya silah vermiyoruz.” şeklinde yarım yamalak söylemlerle geçiştirdi. Davette Milletvekilleri, medyanın önemli isimleri olduğu halde Sayın Milletvekilimizin Edelman’a sorduğu sorular ne konuşuldu ne yazıldı ne de gündeme getirildi.

Peki, o günden günümüze değişen ne oldu? Maalesef ABD ve Batı Ortadoğu’da dün olduğu gibi bugünde çarpık ve gayri insani faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor.

Önceki gün Afganistan dün Irak halkına özgürlük ve demokrasi (!) getiren Amerika ve Batı, bugün kanlı pergelinin ayaklarını daha da açmış, pususunu Ortadoğu’nun göbek hizasındaki Suriye ve Kuzey Irak’a “referandum” adı altında kurmuştur.

Amerika’nın “Referandum” pususuyla bölgede etnik savaşlar ve mezhep çatışmaları planlandığına ve sonrasında bölgeye huzur getirme (!) hesapları yaptığına adım kadar eminim. Çok net ifade etmek istiyorum, Ortadoğu’daki Müslüman halkların kadınları, çocukları hepsi yok olsa Batı’nın umurunda bile olmaz. Onların perde arkasındaki niyetlerinin Ermenistan-Kürdistan-İsrail Bloku olduğu gayet aşikârdır.

Ayrıca her ne hikmetse Batı’nın demokrasi getirmek istediği ülkeler yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından zengin, işgalcilerin iştahını kabartan ülkelerdir.

Bunun İçin Ortadoğu’nun fay hatları olan ırk ve mezhep farklılıkları kaşınmaktadır. Tıpkı Osmanlı’nın parçalandığı dönemde olduğuna benzer politikalar sahnelenmektedir.

Umarım Kuzey Irak yönetimi yakın tarihten ders çıkarır ve aklını başına toplar.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle “Barzani ve Kuzey Irak yönetimi bu yanlıştan dönmezlerse bölgemizi mezhep savaşına itme utancıyla tarihe geçeceklerdir.”

Sağlık ve afiyet içinde kalınız…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp