Lisansını Türkiye'den alan Hakan Yakın'ın takımı İstanbulspor ile başlayalım. Savunmada 5-4-1 şeklinde dizilip, takım boyunu kısa tuttular ve on kişilik bir blok halinde topun arkasında kaldılar. Trabzonspor oyunu kurarken, stoperlere baskı yapmayıp, orta saha merkezindeki Bakasetas ve Abdülkadir'i bire bir eşleştirip, Berat'a gelen paslarda ikili veya üçlü sıkıştırmaları tercih ettiler. Bu oyun, rakipleri Trabzonspor'un kullanabileceği derin boşluklar vermelerini engelledi. Fakat Trabzonsporlu futbolcuların topu rakip alana taşımasında zorluk da çıkarmadı. Trabzonspor ise bildiğiniz gibi. Yine topu yere indirip, iki bekini ileri çıkarıp, Berat'ın yanına topu kullanması için Bakasetas veya Abdülkadir'den birini getirdiği, rakibin hatlarında boşluk bulmak için topu pasla çevirdiler. Bu oyun onlara topun kendilerinde kalmasını, rakip alana yerleşmelerini sağladı. Ondan ötesi? Pek bir avantaj getirmedi. Paslarda topa hız vermeye, bir de oyunun yönünü çabuk değiştirmeye ihtiyaçları vardı ki, git gide bunu ancak transfer ile gelecek yeni oyuncularla yapabilecekleri inancı kuvvetleniyor. Gaziantep deplasmanında 30'uncu dakikadan sonra, pası bırakıp Onuachu'ya hedef paslarla etkili olmuşlardı oysa. O maçlıkmış! Bu İstanbulspor bloğunu kıracak olan çapraz paslardı. Genelde Bakasetas ile yaptılar. İlk denemelerinde Visca'nın yarattığı tehlike, kornerle sonuçlandı, korner de golle. Özellikle ilk yarı, İstanbulspor ataklarını en iyi şöyle anlatabilirim, devam edecek gibiydi. Devam etmek niyetinde, ancak devam etmekten de uzak. Böyle bir ortamda belki ilk kez yerleştiklerinde beraberlik golünü buldular. Trabzonspor, yine Onuachu'ya kaldırılan bir topla tekrar öne geçti. Elinde böylesine bir güç varken, Abdullah Avcı'nın bu kadar az kullanmasını anlamak zor. Sahada olanları Bu kadar yazıp çizdikten sonra, İstanbulspor başkanı Ecmel Sarıalioğlu, o golün öncesindeki faul pozisyonuna verilen kararı beğenmeyip, sahaya inip takımını sahadan çekti. Başkanın yumruğu ile duran lig, bir başka başkanın takımını sahadan çekmesiyle yeniden başladı. Pozisyon konusunda haklılar mı? Hayır. Ancak bu şu demek, Türk futbolunu yöneten federasyon ve kurulları otorite kurma/koruma konusunda kontrolünü yitirmiş durumda. Her şey normalmiş gibi hareket ederek, yeter artık yeter, isyanıyla bu andan itibaren yönetmesi çok kolay değil. Bence!