Kin ve nefret içindeler. Yurt dışında, Belçika'da vatandaşlarımıza, Türklere saldırıyorlar. Mallarını yağmalıyorlar. Camilere gidip mukaddeslerimizi ayaklar altına alıyorlar...

Kim bunlar?

Kırk yıldan beri tanıyoruz. Türk ve Türkiye düşmanı PKK'lı alçaklar bunlar. On binlerce insanımızı katlettiler. Milyarlarca dolar zarara uğramamıza yol açtılar. Halen de polisimize, askerimize, vatandaşlarımıza saldırılarını sürdürüyorlar. Arkalarında emperyalist güçler var. Yıllardır onlara taşeronluk yapıyorlar.

Sadece bu kadar değil. Bunların bir de siyasi uzantıları var. Bu terör örgütünün yaptıklarına "savaş" diyorlar. Silahlı Kuvvetlerimiz ve MİT tepelerine bindiğinde ciyaklıyorlar. Yargı tarafından biri kapatılıyor, öbürü açılıyor. Fırsatını bulduklarında bu terör yapılanmasına militan devşiriyorlar.

Baktılar ki HDP topun ağzında, kapatılma yolunda; son olarak DEM'i kurdular. HEP, DEP, HADEP, HDP, Yeşil Sol ne ise bu da o!

Geçmişte ilişkileri vardı zaten. Bugün de "Kent Uzlaşısı" adı altında CHP ile birlikte yol yürüyorlar. Lafa geldi mi "Atatürk'ün partisinden" bahsedenler, bugün O'nun kurduğu Cumhuriyeti yıkmak isteyenlerle işbirliği yapıyorlar. İşin en ironik yanı ise, bu işbirliğini sürdüren CHP'nin içinde halkın karşısına çıkıp "milliyetçilikten" bahseden Mansur Yavaş gibi tipler de var

Ne istiyor peki bu DEM?..

Ben demiyorum, kendileri söylüyor. Statü istiyor, statü!

Bu ne demek? Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde emperyalistlerin geçmişte dayattığı gibi ayrı bir yapı kurmak demek! Geçmişte Sevr Antlaşması ile yaptılar bunu. Milli Mücadele'de kan ile bedelini ödeyerek yırtıp attık. Şimdi Kandil Baronları, açık açık "Biz Lozan'ı kabul etmiyoruz" diyorlar. Ardından da Kent İttifakını desteklediklerini söylüyorlar.

Önce destek verecekler, sonra da tahsilata başlayacaklar, belli. Zaten saklamıyor, söylüyorlar.

Tabii ki bu tahsilat hemen olmayacak. Parça parça, yavaş yavaş almaya çalışacaklar. Geçmişte yaptılar bunu. Hendekler kazdılar, Özyönetim ilan ettiler. Gereken itina ile yapıldı. Sonunda hepsi o hendeklere dolduruldu.

Şimdi yeniden oraya, o günlere dönmek istiyorlar!

Şunun şurasında bir şey kalmadı. Birkaç gün sonra seçime gidiyoruz. İşte seçmenin bütün bunları göz önüne alıp, ince eleyip sık dokuyarak oyunu kullanması lazım!

Emekliler üzerinden kampanya yapanlar, "İktidara bir ders vereceğiz" diyenler var...

Kime, millete ve kendilerine mi?

Belçika'da yaşananlar ortada. 1990'larda biz bunları Türkiye'de de yaşadık. Kamplar kurdular ülkenin içinde. Çoluk, çocuk; yaşlı, genç insanlarımızı katlettiler.

Yeniden yaşanmak istenir mi böyle bir tablo?

İşte o yüzden çok düşünmek lazım oy verirken! Bugünkü huzur ortamı mı isteniyor, 90'ların karmaşası mı? Güçlenen, savaş uçağı yapan 3-5 ülkeden biri olan Türkiye mi isteniyor, yoksa dünün kaos ortamı mı?

Zaten hizmet de yok ortada, yükselen para kuleleri var!

Seçmen bunları düşünecek elbette. Oyunu ona göre kullanacak. "Bir ders verelim" derken, herhalde başına yeri belalar açmayacak. Feraseti yüksektir milletin. Bence gereğini en iyi şekilde yapar.