Top
25/02/2023

Toplu mezar mı bilge mimar mı?

Yaşadığımız deprem felaketinin 11 ille sınırlı kalmadığının, bütün Türkiye'yi (psikolojik ve ekonomik olarak) etkilediğinin farkına vardıysak, Marmara'da meydana gelebilecek deprem felaketinin boyutlarını da düşünmemiz lazım.

Depreme dayanıklı şehir inşasının Türkiye için beka meselesi olduğu anlaşılmalıdır.

85 milyonun canı ve malı, toplu mezara dönüşen rezidanslar inşa eden/edecek olan müteahhitlerin vicdanına ve insafına bırakılamaz.

Yapılması gereken sanıldığı kadar zor değil; yönetmeliklere, hukuka uymak, uydur-kaydır iş yapmamak.

Bir de...

Türkiye'nin yetiştirdiği bir bilge mimarımız vardı; Turgut Cansever...

Aramızdan ayrılışının 14. yıl dönümünü...

Deprem ve İstanbul üzerine çalışmış, şehirlerimizin bugün geldiği noktayı önceden işaret etmiş ve önlemlerini sıralamıştı.

Geldiğimiz nokta, tosladığımız sonuç tam da onun işaret ettiği gibi oldu.

Bilge mimar, insanca yaşamaya yakışan şehirlerden söz açıyordu.

Zamanında onun (makul ve mantıklı) hayallerine ortak olamadığımız için, bugün hayalete dönen şehirlerin korkunç faturasıyla karşı karşıyayız.

Korkulan odur ki, İstanbul için de alarm zili çalıyor.

Bıçak kemiğe dayanmışken, medyada yer alan haberlere göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın böbürlenmeye ve propagandaya ayırdığı reklam bütçesi, depremle mücadele için ayırdığı bütçenin kat be katıymış.

16 milyonun can ve mal güvenliğini sağlayacak temelleri atmadıktan sonra, tepeden tırnağa reklama boğulsan, altın suyuna batıp çıksan ne fayda!

Halbuki milletçe boşta, boşlukta değiliz; bilgi-birikim var, teknoloji var, yol göstericiler var.

İşte, Turgut Cansever'in mirası tozlu rafların insafına terk edilmiş.

Oysa, mimar olmanın ötesinde alim, bilge, dünyanın en büyük mimarlık ödüllerine üst üste layık görülmüş bir profesyoneldi Cansever.

Çok sayıda özel ve klas işe imza attı, pek çok hayali yarım kaldı, ki yarım kalan hayallerinden biri de İstanbul'a dairdi.

1999 depreminden sonra hazırladığı İstanbul ve çevresinin yeniden imarı ve örnek şehir projesini hazırlamıştı.

Yeniden masaya konulamaz mı, 'Bu bilge mimar bize nasıl bir ufuk çizmiş' diye bakılamaz mı?

'Orası yıkılacak, burası çökecek' diye tir tir korkmaktansa, umuda sarılıp çözüm odaklı düşünce geliştirilemez mi?

Turgut Cansever'in 120 uzmanla birlikte hazırladığı raporlara bakanlar, ülkemizde şehir planlamalarının nasıl yapılabileceğine dair çok kıymetli çözüm teklifleriyle karşılaşılacaktır.

Mimariyi, insan, tabiat ve ihtiyaçlar doğrultusunda, bütüncül bir bakış açısıyla ele alan Cansever'in "Yeni Şehirlere Yerleştirme Projesi" ve "Pilot Şehir Uygulama Raporu" elbette afaki şeyler değil; somut çözüm önerileri getiren projeler.

İnsanca yaşayabileceğimiz şehirler onun hayaliydi, bizim böyle bir hayalimiz var mı?

Mimar Turgut Cansever'in cümlesiyle bitirelim: "İstanbul'da beş asır önce meydana gelen depremin yakın gelecekte tekrar etmesi beklenmektedir. Tedbir alınmazsa önemli sayıda insanın hayatını kaybetme tehlikesi vardır. Bu tehlike ihtimal dahi olsa, tedbir alma mükellefiyeti vardır. Gerekli tedbirleri almak Anayasa'nın devlete ve topluma yüklediği bir mükellefiyettir."

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp