Top
14/02/2023

Kininizde boğulun, Türkiye canımız!

Zeytin bahçelerinin yarıldığı, dağların bile yer değiştirdiği bir deprem felaketi...

Meydana çıkardığı enerji büyüklüğü itibariyle 500 atom bombası gücünde.

Görülmemiş felaket.

Durum böyleyken, kalbi olan her insanı çileden çıkaracak açıklama geliyor ülkeyi yönetmeye talip bir siyasiden: 'Asrın felaketiymiş... Olayı çok fazla büyütüp sorumluluktan kurtulmak istiyorlar.'

El insaf!

On binlerce canın gittiği, tarifsiz acıların göğe eriştiği, şehirlerin dümdüz olduğu, dağların yer değiştirdiği şu ortamda bile siyaset!

Oysa uçan kuş bile biliyor; an, oy zamanı değil; ben yaptım, sen yaptın zamanı değil.

Tabi bu süreçte bir de hırsından ve kininde boğulmak üzere olan, bilgiçlik taslayan 'klavye akıldâneleri' var.

Oturdukları yerden ahkâm kesiyorlar.

Adı gazeteciye çıkmış fakat bu milletin bütün değerleriyle kavgalı biri 'Enkazdan sağ çıkarılanlar için niye Allah-u ekber nidasıyla seviniyorlar' diye hayıflanıyor.

Sanki insanların nasıl sevineceklerine, nasıl inanacaklarına, nasıl dua edeceklerine karışma hakları varmış gibi.

Bitmiyorlar...

Daha ilk gün olay yerine koşup canlarını hiçe sayarak gece gündüz çalışmaktan bitap düşmüş, sonunda iki lokma yemek için banka oturmuş gönüllülerin fotoğrafını paylaşıp 'oturuyorlar, çalışmıyorlar' imasında bulunan klavye canavarı da çıktı aramızdan.

'Enkazdan çıkarmak için AKP'lilere öncelik veriyorlar' diyebilecek kadar kendinde olmayan (titri Prof. olan yılların siyasetçisi) şahsı ise vicdanlara ve Allah'a havale ediyorum.

Bu örnekleri veriyorum çünkü memleketimizde metrekare başına ne çok ebleh düşüyor, ibret alalım diye.

Eleştiriden çok millete ve devlete saldırma içgüdüsüyle hareket edenlere bakıyorsunuz, en çok da 'keyfi yerinde' olanlar arasından çıkıyor böyleleri.

Kız anasına sormuş:

-Düğüne gidecek miyiz?

Annesi cevap vermiş:

-Çağırsalar da gitmem ama davet etmezlerse niye çağırmadınız diye niza çıkarırım!

İşte bunlarınki o hesap.

Peki, ya beri tarafta ne görüyoruz?

Darda kalmışların imdadına davet beklemeden koşanları...

Kahramanmaraş'taki arama kurtarma çalışmalarına katılan bir madenciye muhabir soruyor: "Canınızı hiç düşünmüyor musunuz?"

Madencinin cevabı "Bizim canımız yok şu anda. Bizim canımız şu anda Türkiye. Bizim için sorun yok. Sonuna kadar."

Bu cevap, günlerdir depremle altüst olmuşların acısına, matemine, kaygısına en tesirli merhemden daha tesirli bir şifa kaynağı olarak tarihe kaydoldu.

Şimdi...

Bir yanda serden geçmiş, vatanı milleti için, hesap yapmadan, enkazın altına ruhunu, kalbini ve gövdesini koymuş kahramanlar...

Diğer yanda klavye canavarları, siyaset bezirganları...

Bu ikisi 'insanlık namına' bir olabilir mi?

'Allah büyük' nidasından rahatsız olan nasipsizler, bu insanların inancına, geleneğine hakaret eden, sevincine ve çilesine ortak olamayan bahtsızlar kinlerinde boğulsun.

Tek bir gönüllünün tırnağı kadar olamıyorsunuz, bari susun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp