Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti öncesi, akıl dışı bir çıkış yaptı.

Perşembe günü yazmıştım; Şansölyeye göre Erdoğan’ın ‘terör devleti’ çıkışı saçmaymış, güya İsrail sivil katletmiyormuş, ‘insan haklarına ve uluslararası hukuka uygun’ hareket ediyormuş (!)

Almanya’nın tarihine gelecekte çok utanacakları kara bir leke olarak geçecek bu cümlelerin sahibi, birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağırladı.

Vicdanların ve hakikatin sesi olarak yıllar önce Davos’tan ‘One minute’ çıkışı yapan Erdoğan, bu defa Berlin’den dünyaya doğruları haykırdı.

Hem de canlı yayında, o lafları eden Olaf Scholz’un gözlerinin içine baka baka…

“Açık ve net konuşmayı severim. Burada da öyle olacağım” diye başladı cümleye…

Sonra dünya gündemine oturan şu cümleleri sıraladı;

> 7 Ekim tarihi Gazze için başlangıç olarak anlatılıyor, ancak sonraki süreç hiç konuşulmuyor. 13 binden fazla Filistinli çocuk, kadın, yaşlı öldürüldü. Neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı. Ama yatıyorlar kalkıyorlar; Hamas, Hamas, Hamas.

> İsrail ibadethaneleri, hastaneleri hedef aldı. Kilisenin vurulmasından rahatsız olmuyor musun? Çocuklar öldürülüyor. Bunlar yapılırken elimiz kolumuz bağlı mı duracağız? Sesimizi çıkarmayacak mıyız?

> Tarihe hesap veremeyiz. Ben rahat konuşuyorum, çünkü bizim İsrail’e borcumuz yok. Ama borçlu olanlar rahat konuşamıyor. Biz holokost cenderesinden geçmedik (Almanya’da Nazilerin Yahudilere yaptığı zulme gönderme.) Başbakanlık dönemimde antisemitizm (Yahudi karşıtlığı) konusunda tavır koymuş liderim. Dünyada hiçbir başbakan koymamıştı.

***

Erdoğan’ın ‘ikinci one minute’ olarak yorumlanan bu tarihî çıkışı, cuma akşamından bu yana dünya gündeminde.

Hakikatler karşısında söyleyecek söz bulamayan, sadece İsrail’e desteğini tekrarlamaktan öteye gidemeyen Olaf Scholz ise başta kendi ülkesi olmak üzere, uluslararası medyanın hedefinde.

Haktan ve doğrudan yana duran, güçlü olur…

Günübirlik menfaat yahut korkaklıkla gerçekleri saptırmaya çalışanın, herkesin gördüğünü ‘inkârcılıkla’ kamufle edebileceğini zannedenlerin varacağı yer ise zillet çukurudur.

O-laf cevabını aldı.

Hem de bizzat muhatabından.

Tarih, hakikati çarpıtan öteki yüzlerin de bir gün hak ettikleri cevabı alacaklarını elbette bize gösterecektir.

Siz doğru durun, eğri bir gün belasını bulur.