Üç haftalık seyahatimde İstanbul’da da bir hafta kaldıktan sonra Pendik’ten arabalı vapurla Yalova’ya oradan da eski yoldan Balıkesir’e dönüyoruz. Benim burada anlatacağım konu daha başka bir şey.

2019 yılı başından beri dünyada olduğu gibi ülkemizde de her bakımdan çok zor şartlar yaşadık. Önce dünyayı kasıp kavuran salgın illeti, arkasından gelen küresel iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık, sonra Rusya-Ukrayna savaşı derken dünya bir türlü belini doğrultamıyor. Şartlar her bakımdan daha da zor ve ağırlaşıyor. Bilhassa ekonomik yönden bütün dünya çok zor bir kış geçiriyor. Bundan ister istemez ülkemiz de etkileniyor. -Şimdi 6 Şubat’ta yaşanan depremler de ülkemizi derin acılara gark etti- İklim değişimi sonucu tarım ve ziraatın bitme noktasına gelmesi, hayvancılığın azalması, piyasaların yeterince kontrol edilememesi ve hepsinden önemlisi bazı insanımızın kriz, savaş ve afet gibi durumları fırsata çevirme nobranlığı…

Pazarından marketine kadar bu hâlen böyle devam ediyor. Böyle olunca da herkes durumdan haklı olarak şikâyet ediyor. Kime sorsak hayat şartlarından yaşadığı ekonomik bunalımdan razı değil. Bu ülkemizin bir gerçeği ve kesinlikle kabul ediyorum ama yine de burada bir başka gerçeği anlatmak istiyorum. O da bu gezide gördüğüm gibi ülkemizin her kesiminin hayat şartlarından şikâyet etmesine rağmen büyük bir kesimin hayatını eskisinden daha rahat ve güzel yaşamaya çalıştığı ve bütün bu olumsuz şartlardan hiç etkilenmediğidir. Ben bu gezimde bunu gördüm… Gezdiğim yerlerde restoranlar, AVM’ler ağzına kadar dolu. İstanbul’da bir döner salonunun önünden geçiyordum insanlar içeri girmek için sıra bekliyordu… Uçaklar trenler ful dolu. AVM kasalarının önünde kuyruk var. Lüks tüketim almış başını gidiyor. Aşırı talep yüzünden bayilerde sıfır otomobil bulunmuyor. 3 gecesi 100 bin lira, otellerde yer yok. Say say bitmez İşin enteresan yanı siyasal tercihlerinden dolayı fakirlere kızanların da bu ülkenin en güzel yerlerinde yaşayıp nimetlerinden sonuna kadar istifade edenlerin de aynı insanlar olması.

     Aslan Torun/Em. Sağlıkçı-Yazar

ŞİİR

     DİLEKLER

Yine Maraş’tan kara haber geldi,

Tükenmez acısı gönlümü deldi,

Çağladı gözyaşım durmayan seldi.

Toprakta yatar edem yardım bekler,

Ağızda dualar güzel dilekler…

Peygamber şehri Urfalı gardaşım,

Feda olsun sana ekmeğim aşım,

Gelin hep birlikte dualaşalım.

Yükselsin yedi kat arşa sesimiz,

Havaları ısıtsın nefesimiz.

Gaziantep kahramanlar yatağı,

Yükseliyordu barağı ağıdı,

Varmaz elim tutamadım kâğıdı.

Söylemez sözü lal oldu diller,

Yüklenip götürsün hüznümü yeller.

Aramıza geç katılan Hatay’ım,

Derdimi dağlar ardına atayım,

Sıkıca sana candan sarılayım.

Ayrı gayrı yok kalpler hep bir atar,

Enkaz altında canımdan can yatar.

Yardım eyle Rabbim Adıyaman'a,

Günler uzun söz geçmiyor zamana,

Oğluma kızıma cana canana

Topyekûn seferber oldu milletim,

Duyan yok mu sesimi ileteyim.

     Selman Devecioğlu

KELAMI KİBAR KİBARI KELAMEST

(Büyüklerin sözü sözlerin büyüğüdür)

“Büyükler buyurdular ki; Kalpten kalbe bir yol vardır; o yol, muhabbet yoludur. İş, o yolu ele geçirmektir. Bu muhabbet yolu ele geçerse, insan sevdiği ile beraberdir. Gece de beraberdir, gündüz de beraberdir. Dünyada da, ahirette de beraberdir. Kabirde de, mahşer yerinde de beraberdir. Sevince beraberlik böyle olur. İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli. Çünkü Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), dünyada kimi severseniz ahirette onun yanında olursunuz, buyuruyorlar. Onun için, kim olduğunuz değil, kiminle olduğunuz önemli. Ahirette nerede ve kimlerle beraber olmak istiyorsak bu tercihi dünyada yapmalıyız. Kurtulmak için kurtulanlarla beraber olmak lazım."