Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

27/02/2023

Vefa hatırası (üç peki)

Rahmetli babam 1928 yılında Ordu’nun Teyneli köyünde doğar. Karadeniz coğrafyası zor ve o yıllarda memleket sıkıntılı dönemlerden geçiyor. Fakirlik had safhada. Aile kalabalık yeterli yiyeceğin, giyecek elbisenin ve ayakkabı bulmanın zor olduğu yıllar.

İlkokula neredeyse çıplak ayakla zar zor gidiyor. Okuma yazma öğrenecek kadar gidene diploma veriyorlar.

Tarla, bağ bahçe işleri derken askerlik zamanı geliyor. Askerliğini bitirince köyüne dönüyor. Köyde imeceler sırasında annemi görüyor ve büyük bir sevgiyle evleniyorlar.

Tabii aile kalabalık… Dedem, babaannem, evli dört erkek kardeş… Bütün aile sınırlı bir toprak parçasından gelecek mahsule bakıyor. İş imkânı, çalışacak yer yok. Aşırı bir fakirlik içindeler. İmkânların az olması sebebiyle iki erkek kardeşi çalışmak için İstanbul’a gelir.

O sırada rahmetli Selami Ağabeyim (1954), peşinden bir ablam (1955) dünyaya geliyor ama altı aylıkken vefat ediyor.

Dedem babamı yanına çağırıp “Oğlum burası kimseyi doyurmaz, sen de İstanbul’a git” deyince babam “ben senin yanında kalmak istiyorum, sana bakmak istiyorum” diyor. Fakat dedem “Git oğlum” diye ısrar edince babam “Peki” diyerek yol hazırlığına başlıyor. Önce kendisi İstanbul’a gelecek, bir iş bulacak sonra oğlunu ve eşini yanına alacak. Aradan bir ya da iki yıl geçiyor ve aile İstanbul’da buluşuyor. O yıllarda yeni kurulan, kardeşlerinin de oturduğu Zeytinburnu’nda bir gecekonduda oturmaya başlıyorlar.

Ağabeyim ilkokula burada başlıyor. En yakın arkadaşı rahmetli Mustafa Ağabey (Esen). İkisi zamanla çok samimi, çok sıkı dost oluyor. Yaşları 12-13… Ağabeyim hemen her gün Mustafa Ağabeyle görüşüyor.

Ortaokula beraber gidip geliyorlar. Şöyle tarif edeyim… Mahalle ortasından büyük bir cadde geçiyor. Yukarıdan aşağı inerken bizim evin bulunduğu sokak sağda kalıyor. Mustafa Ağabeylerin evi sol tarafta kalıyor…  Dört yol gibi olan sokağın köşesinde bir çeşme var ki bütün mahalle evlerinin su ihtiyacını bu çeşmeden karşılıyor.

Sokakları arşınladıkları bir akşam ki yıl 1967 veya 1968 olmalı… Mustafa Ağabey Selami Ağabeyime işte tam o çeşmenin önünde diyor ki:

“Selami burada yollarımız ayrılıyor...” Ağabeyim arkadaşının ne demek istediğini anlayamadan cevap veriyor… DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp