Top
Rahim Er

Rahim Er

rahim.er@tg.com.tr

21/12/2023

ZORLU MÜCADELE!..

Türkiye, dikkatini şuurla millî dâvâmız Filistin’e; Gazze’ye teksif etmiş olarak canhıraş bir mücadele içindedir:

Filistin’in daha da açık bir ifadeyle Gazze’nin bizden başka hâmisi yok. Evvel Allah, sonra biz. Bu insanların Müslümanlıkları dindaşlığımızın, Filistinli olmaları tarih müşterekliğimizin eseri. Bütün bunlardan dolayı onlara sahip çıkmakla mükellefiz. Ancak, bizi yardıma yönelten yalnızca bu gerçekler değil. Filistin ve bütün o çevre Selçuklu yurdudur. Türkler, Anadolu’dan önce oralardaydı. Ardından Osmanlı yurdu oldu. Gazzelilerin Türk soylu oldukları o kadar belli ki delile bile hacet yok. Kassam Tugaylarının gözü pek destânî kahramanlıkları yeter delildir.

Siyonist-Evanjelist zalimler, 7 Ekim 2023’ten bugüne dek 20 bine yakın Filistinli mazlumun hayatına kıydılar. Bir bu kadar da yaralı var. Savaş hukukunun zerresine aldırmadan ahlaksızca soykırımı sürdürmekteler. Katledilenlerin üçte ikisi çocuk ve yaşlılardır. Bu vahşi toplu cinayet, yarın dursa bile tesirleri yarım asırda ortadan kalkamaz. Gazze, Hiroşima’ya atılan bombaların çok fazlasına maruz kaldı…

Bölgemizdeki elîm manzara bu iken yakın tarihten ihtilaflı mevzuların fitne ateşine odun olsun için gündeme taşınması, statlarda tuhaflıklar olması tesadüf olamaz! Bunlar, Türkiye için tuzaktır. Her vatanseverin bu oyuna karşı uyanık olması gerekir. Yarın daha dehşetli kışkırtmalar da olabilir.

Geçen asrın başlarında bugün konuşulan anlaşmazlık konularını başlatan emperyalist Batı, eş zamanlı olarak Filistin dramını inşa etmişti. Şimdi bir yandan İsrail’e her türlü desteği verirken bir yandan da içimizden ahmak yandaşlar toplamakta. Bir buçuk asır evvel milyonlarca km2’lik şu vatanda insanlar, müslim ve gayrimüslim diye iki ana unsurdan ibaretti. Müslim olanlar Ümmet-i vahideydi; tek ümmet; Ümmet-i Muhammed. Bunlar, kendi aralarında eşit milliyetler hâlinde yaşıyorlardı. Fransız İhtilali’nden sonra sömürgeci merkezler bu yapılanmayı her iki şekliyle de tahrip ettiler. Milliyet özlü bir değerdir. Herkes kendi milliyetini sever. Fakat bu, diğer milliyetleri reddetme hakkı vermez. O yok saymayı ırkçılık yapar. Müstemlekeci garp dünyası, Osmanlı Türkiye’sinde hem gayrimüslim ve hem de müslim unsurlar arasında izm’ler üzerinden fitne tohumları ekti. Bir koca imparatorluğu ayrılık alevleriyle kaybettik. Türk’ü Türk yapan maya İslâm olmasıdır. Biz, küçük yaşlarımızdayken Harput’ta arkadaşlarımızla bâzı konuşmalarımızda anlatılanı anlamak için “Türk mü, gâvur mu?” diye sorular sorardık. ’90’larda Bosna Savaşında Sırp keskin nişancılar, Boşnak şehid ettiklerinde arkadaşlarına dönüp “bir Türk öldürdüm!” diye övünüyorlardı. Anadolu’da “Müslüman oldu” deme niyetiyle “Türk oldu” da denir. Değerimiz, Müslüman Türk’tür. Milliyetçilik, ırkçılık değil, eşit hukuk içinde farklılıkları kucaklamaktır. Tarihî ve içtimâî hakîkat bu iken birtakım politika döküntüsü karanlık niyetli kimseler, bazı gençlerin kifâyetsizliğinden istifadeyle onları uyuşturucuya alıştırırcasına ırkçılığa sevk etmekteler. Bunlar, İslamiyet’e ve Osmanlıya en galiz iftiraları atmaktalar. Fatih Sultan Mehmed Han’a bile dil uzatmaktalar. Bu telkinlere kapılanlar, bir taraftan dar görüşlülükle “Filistin’den bize ne?” diyerek İsrail’e yanaşırken, diğer taraftan İslamiyet’i öteleyerek şaman paganlığına yönelmekteler. Devletin de milliyetçi varlıkların da bu putperest tuzağa karşı çok hassas olması gerekir. Türk, İslamiyet’ten mahrum olunca hüviyetini kaybetmekte ve ırken de başkalaşmaktadır. Bulgar Hanlığı ilk Müslüman olan Türklerden olduğu hâlde Bulgarlar, İslamiyet’ten uzaklaşınca ırken de Slavlaştılar.

Düşmanın, Gazze’ye verdiğimiz desteği pahalıya ödetme çabasında olduğunun farkındayız:

İhmalkâr ve aldırışsız olamayız. Bir asır sonra Filistin Cephesinde bir defa daha kayba uğrarsak, bu sonuç, Türkiye Yüzyılı için çok zararlı olur. Kabul etmeli ki 31 Mart 2024 Mahallî İdareler Seçimine dolaylı bir savaş ortamında gidiyoruz. Siyonist-Evanjelist ittifakı ülkemizi karıştırmak için her yolu kullanabilir. İslamiyet inkârcısı Irkçı Kürt, Türk, Arap vs. iddialar, Büyük Türkiye dâvâsının önündeki engeldir.

Türkiye Yüzyılı yahut Türk Asrı yürüyüşümüzde önümüzdeki 50 yıl boyunca şu 3 tehlikeyi akıldan hiç çıkarmamalı:

-İç kargaşa,

-Zayıf lider,

-Zayıf iktidar.

Erken Cumhuriyetteki bir kısım yanlış uygulamaların kargaşası, bugünlerimizi dahi etkilemektedir. Darbelerin sarstığı zayıf iktidarların âcizliği yarım asrımızı harcadı.

Şu gün bir asır öncesinde olduğu gibi 7 Düvel işbaşındadır. Karşımızda Haçlı/Siyon ittifakı, çevremizde Şia, Vehhabi yayılmacılığı var. Mücadelemiz tek yönlü değil. Acem’e şimdi de güvenilmez. Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Filistin’in zayıflıkları, bizim için sıkıntı sebebidir. Devreye 2048 Büyük İsrail projesi de girmiştir. İsrail, kıra kıra o hedefe varmak için işgalini genişletirken kendi ülkesinin işgalcisi Batı kuklası Arap yönetimleri sadece seyircidir. İslamiyet’in de Müslümanın da koruyucu, kalkanı ve şanlı sancağı bugün de Müslüman Türk’tür, Türkiye’dir.

Gazze’den, Kıbrıs’tan, Libya’dan, Gümülcine’den, Halep’ten, Kerkük’ten… nereden bakılırsa bakılsın görünen aynı gerçektir. I. Dünya Harbi devam ediyor. O gün silahlar konuşuyordu. Bugün diplomasi konuşuyor. Çok güçlü savunma sanayimiz ve güçlü diplomasimiz olmazsa olmazımızdır.

MİT inanıyoruz ki mücavir komşu alanlarda teröristlere kan kustururken içeride de Polis ve jandarmayla birlikte muhtemel ajan suikastlarına karşı da teyakkuzdadır.

Üzerimize çevrilmiş namlular bunlardan ibaret değil. Vatandaşı bunaltan sıkıntılar var:

İnsafsız fiyatlar, adaletsiz kiralar, çaresiz bırakan pahalılık, merhametsiz zamlar… da düşmanca mezalimdir. Türlü tedbirlere rağmen dize gelmeyen hayat pahalılığı, 2071 yürüyüşümüze karşı hem fiilî ve hem de psikolojik saldırıdır.

Çok yönlü saldırı altındayız.

Ne gün aksi oldu ki!

Bir ölüp bin dirilmek, Müslüman Türk’e mahsus ilâhî bir haslettir!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp