Top
Prof. Dr. Çağrı Erhan

Prof. Dr. Çağrı Erhan

cagrierhan@yahoo.com

24/08/2010

Pakistan'a yardım tarihî borcumuzun edasıdır

Türk Kızılayı'nın, Pakistandaki selzedelere yardımları aralıksız devam ediyor. DEVLETİN TEMELİNDEKİ HARÇ Dünyada hiçbir ülkenin, Pakistan'a Türkiye kadar tarihî borcu yoktur. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş harcında Pakistanlıların emeği, gözyaşı, parası, altını vardır. ÜLKENİN İMARI İÇİN Hint Müslümanlarının (Pakistanlılar) gönderdiği 125.000 altın İngiliz sterliniyle (bugünkü değeri 7.450.000 dolardır) ülkenin onarımı için fon kuruldu. Tarihinin en büyük felaketini yaşamakta olan kardeş ülke Pakistan'da milyonlarca insan salgın hastalık ve açlıktan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Dünyanın dört bir köşesinde Pakistan'a yardım için kampanyalar düzenlenirken, Türkiye de bir Başbakanlık Genelgesi çerçevesinde yürütülecek yardım kampanyası başlattı. Kanada'dan Suudi Arabistan'a, ABD'den AB'ye birçok ülke çok zor durumdaki Pakistanlılara yardım ulaştırmak için gayret gösteriyor. Dünyada hiçbir ülkenin Pakistan'a Türkiye kadar büyük bir tarihî borcu yoktur. Pakistanlılara sadece insanlık namına değil, aynı zamanda bu tarihî borcumuzun ifası için de cömertçe yardım etmeliyiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş harcında Pakistanlıların emeği, gözyaşı, parası, altını vardır. YARDIMIN HER TÜRLÜSÜ Kurtuluş Savaşı'yla ilgili az bilinen ve her nedense 1980'lere kadar resmî tarih kitaplarında "es geçilen" konulardan biri o zamanki adıyla Hint Müslümanlarının yaptıkları yardımdır. Pakistan'ın ilk Cumhurbaşkanı olacak Muhammed Ali Cinnah ve Bombaylı Müslümanların liderlerinden M. Chotani'nin öncülüğünü yaptığı Hilafet Komitesi, Kasım 1919'dan itibaren, İngiltere sömürge yönetimi altındaki Hindistan'ın Müslümanların yaşadığı bölgelerinde çok sayıda toplantı yaparak Osmanlı İmparatorluğu'nun yok edilmemesi için çaba gösteriyorlardı. Taktikleri gayet basitti: Müslüman liderler ya Hindistan İşleri Bakanı Montague'ye ya da Londra'daki İngiliz Dışişleri Bakanlığına doğrudan isteklerini bildiriyor, Osmanlı Devleti'ne ve hilafete zarar gelmesi halinde isyan çıkaracakları tehdidinde bulunuyorlardı. Hint Müslümanları, Anadolu'nun Yunan işgali altına girmesini, on binlerce kişinin katıldığı mitinglerle protesto ettiler. Londra'daki temsilcileri yoluyla, İngiltere kabinesinin bazı mensuplarının ve İngiliz basının Mustafa Kemal Paşa'nın mücadelesi hakkında yakından bilgilendirilmesini sağladılar. İngiliz gazetelerine verdikleri ilanlarda, "Milyonlarca Hint Müslümanının Türk kardeşlerine yardım etmek için gönüllü olmaya hazır olduklarını" ifade ettiler. Hatta "Ankara Alayı" diye bir gönüllü birliği oluşturuldu. Bütün bu çabaları gösteren Hint Müslümanları'nın Milli Mücadeleye en somut katkısı ise maddi alanda oldu. Hint Müslümanları önce, Batı Anadolu'nun Yunan işgalinden kurtarılması için "İzmir Fonu" adı altında bir yardım kampanyası düzenlediler. İşgalin sona ermesinden sonra da, bu kez, Yunanlıların yaptığı tahribatın tamiri için "Ankara Fonu" oluşturuldu. Her iki fonda toplam 125.000 altın İngiliz sterlini (bugünkü değeri 7.450.000 dolardır) toplandı. Bu para Osmanlı Bankası yoluyla Mustafa Kemal Paşa'nın hesabına ulaştırıldı. Parayı alan Mustafa Kemal Paşa, imzaladığı bir makbuzu Hint Müslümanlarına verdi. İŞ BANKASI KURULDU Mustafa Kemal Paşa bu parayla 1924'te Türkiye İş Bankası'nın sermayesini oluşturdu. Vasiyetiyle de bu bankadaki hisselerinin kamu mülkiyetini CHP'ye, gelirini de Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlarına bıraktı. (Kaynak: A. Akdevelioğlu, Ö. Kürkçüoğlu, "Hint Müslümanlarıyla İlişkiler", Türk Dış Politikası, c. 1, İstanbul, İletişim, 2001, s. 209-212.) Hint Müslümanlarının torunları olan bugünkü Pakistan halkına borcumuzu ödeyebilmek için yardım kampanyalarına katılmalıyız. İş Bankası ve CHP de kendi üzerlerine düşeni yapmalı, kuruluşlarını sağlayan parayı veren Pakistan halkına en cömert bağışı yapmalıdır. *** BİLGİ NOTU: Geçen haftaki yazım üzerine TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tuğrul Arat, bana ulaştırdığı bilgi notunda, "TOBB ETÜ'nün kadrosu, eğitim kalitesi ve yenilikleriyle istikrarlı biçimde ivmesini artırdığını; doktoralarını yurt içi ve yurt dışındaki saygın üniversitelerde tamamlamış genç öğretim üyelerinin Uluslararası İlişkiler Bölümü'ne atanma işlemlerinin tamamlanmak üzere olduğunu; böylece diğer birçok bölüme nazaran TOBB ETÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünün sayı ve kalite açısından tatmin edici düzeye ulaşacağını" ifade ediyor.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp