Bayılırım bu başlığa... Yani neler neler beklerken bir bakarsınız hiç bir şey yok... İşte bizim Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi de böyle geçti. Futbol yok... Pozisyonlar hep kazara... Teknik adamlardan Beşiktaş tarafındaki devamlı yerden yere atıyor kendini... Fenerbahçe kulübesinde ise düne kadar rastlanmayan bir sakinlik... Sadece Ferdi ile Souza bir şeyler sunabildiler. Pardon, bir de oyuna geç gelen Ghezzal... Beşiktaş sahaya beklenen bir on birle çıktı sayılabilir, Fenerbahçe ise sürprizlerle dolu idi. Hepsi bu...
Itudis neden geldi?
Fenerbahçe’nin basketbol takımının başına, özellikle CSKA’da başarılı olmuş, bir teknik adam getirildi. Çok kişi parmak ısırdı. Peki, aynı teknik adam son Anadolu Efes maçında ne gibi bir görüntü verdi? Hemen yazayım... Sadece hemen hemen her pozisyonda hakemlere sulandı durdu. Yunanlı arkadaş senin işin bu mu, yoksa tonla para aldığın Fenerbahçe’ye basketbolda teknik katkıda bulunmak mı? Yahu hoca bir ara, 21 sayı geriye düştün be!
Kızlar 5 seti çok beğendi!
Dominik Cumhuriyeti’ni beşinci sette yendik... Sonra bir 3-0’lık net kazanç... Ve ev sahibi Polonya’yı da beş set sonunda devirip B Grubu’nu lider tamamladık. Tabii ki kocaman tebrikler. Zaten hem yazdım, hep söyledim, bizim sporda kız voleybolu hep en ön sırada... Hem kulüp takımlarında hem de millî takımda... İşte en son başarımız. Bu arada maçlar beşinci sete taşındığında sanırım en çok heyecan ve korku yaşayan kişi Guidetti... Diyorum ki hoca bu turnuvadan sonra bir tatil nefesi almalı... Almanya da hafif geldi, ben bu yazıyı gönderdikten kısa süre sonra Kanada vardı hedefte...
Yaşa be Icardi!
Daha İstanbul’a ayak attığı gün, yine tek başıma, bu Arjantinli santrforun oynayamayacağını yazdım ve söyledim. Hep sordular neden diye... Ben de bunun sebebini yazamam da, söyleyemem de dedim. Ama biz bize, sokakta, mahallede, özellikle de programlar sonrası söyledim. Arkadaş sakatım diyerek Adana Demir maçını es geçti ve de Arjantin’e uçtu... Acaba diyorum geldiği dünyaca ünlü kulüp neden bunu yolcu etti?
Üç yerli yakınması ayıp olmuyor mu?
Okan Buruk Hoca da Adana’daki maçtan sonra üç yerli futbolcu şartından yakınmış. Yapmayın, etmeyin... Okan Hoca’m; sen Galatasaray’da en parlak günlerini yaşarken kaç yabancı ile oynuyordunuz ki? Yerliler çoğunlukta değil miydi? Değerli Hoca, sen önce şu bitmiş santrforlarının yerine adam bul! Yoksa nefesin tükenecek... Örnek mi? Trabzonspor’a giden yerli malı uç adamına neden sarılmadın ki?
Ya Tuncay olmasaydı?
Yukarıda sözünü ettiğim kişi Anadolu Efes’in sahibi... Ve aynı zamanda hem semtten, hem de Saint Joseph’ten arkadaş... Pano Natof ile birlikte kurdukları bu efsane takım olmasaydı acaba bizim basketbol şimdi nerelerde idi? Bir kere daha tebrikler dostum! Tabii ki Ergin Hoca’ma da!
Emre Hoca’nın niyeti bozuk!
Başakşehir zor da olsa Ankaragücü’nü deplasmanda yendi ve cumartesi akşamı liderliğe oturdu. Hem de hâlâ yenilgisi yok. Kadro zengin sayılır. Onu çıkar bunu sok fark etmiyor. Acaba diyorum seyirci sıkıntısı çeken, gazetelerde galibiyetlerine rağmen tek sütun yer bulabilen, ekranda lafı bile geçmeyen bu takım ikinci büyük unvan için gün mü sayıyor?
Teşekkürler Ahmet Özhan!
Hem basketbol, hem de voleybol heyecanı sonrası ekranı dolaşırken bir de baktım ki TRT Müzik kanalında Ahmet Özhan var. Tabii hemen kurulup dinlemeye başladım. Bu arada aynı kanalda sözüm ona çok alaturka diye yaygara izleyip duruyorduk. Acaba diyorum Ahmet Özhan her gece bize sunulmaz mı? Öyle ya onun söyledikleri kanımızda dolaşır hep!
Mesut Özil için ne demiştim, ne yazmıştım?
Fenerbahçe’nin büyük transfer ustalarının başındaki zat, Arsenal’in nerede ise bir sezon oynatmadığı Mesut’u alırken, “Yapma, etme, şayet Arsenal bir adamı bir sene oynatmıyorsa bunda bir iş vardır...” demiş ve yazmıştım. Nitekim Fenerbahçe’de, bu transferin baş mimarı, bir gün çıkıp da, artık ticarete değil futbola odaklan dememiş miydi? Sonra mı? Bir de baktık ki aynı isim Başakşehir’de... Şimdi mi? Galiba sırtından ameliyat olmuş. Üç ay daha yok diyorlar... Bence artık hiç yok sanki... Zarar ne kadar acaba?
