Unvan maçı gibiydi Beşiktaş-Fenerbahçe mücadelesi. Öyle ki kazanan zirvede iddiasını artıracak kaybeden önemli bir avantaj yitirecekti. Son iki maçı kazanamamış olan Beşiktaş’ın böyle bir lüksü yoktu. Kötü gidişi durdurmak için kazanmak zorundaydı, beraberlik mutlu etmezdi Kartal’ı.
Fakat iki takımın da başlangıç on birleri risksizdi. “Önce kontrol sonra gol” anlayışı iki takıma da kendi futbolunu oynamak yerine rakibi durduracak tedbirlere yöneltti.

Kartal’ın kanatları kırık

Beşiktaş’ın kanatları kırıktı. Hücuma bu sezon en aktif katkıyı yapan N’Koudou’nun yokluğu o kadar belliydi ki ne Masuaku ne de Redmond o etkinlikte asla değildi.
Tribünler koro hâlinde “Ghezzal” diye tempo tutarak Valerien Ismael’e ayar verdi Fransız teknik adam, çaresiz sürdü sahaya. Beşiktaş âdeta canlandı.
Beşiktaş’ın gole en çok yaklaştığı an Salih’in öne aşırtma vuruşunda Tayyip Talha’nın topu kafa ile az farkla auta göndermesi dışında Weghorst’un biri direkten dönen vuruşlarıydı ki saç baş yoldurttu.
Merak ediyorum bir takım üst üste 6 kez ofsayta düşer mi, düştü. Dikkat Ismael bu hususa özel çalışmalı.

Jesus riske girmedi

Rotasyon üstadı Jorge Jesus sakatlıkları önemsemiş olmalı ki 3-4-1-2 düzenindeki başlangıç, oyun içinde savunmayı -kanatlarda Lincoln ve Ferdi ile topun oynadığı bölgede çoğalarak- Alanya maçındaki gibi dörtlemek suretiyle Beşiktaş’ın hücum girişimlerini önlemeye çalıştı. Crespo ve Arao’nun defansif oyuna destek vermesiyle savunmada başarılı oldu. Ancak hücumda topa daha çok sahip olan Fenerbahçe’ye bu oyun yetmedi.
Hakkını teslim edelim Crespo’nun ceza yayı üzerinden vuruşunu başarıyla çelen Ersin kalesinde oldukça başarılıydı. Ardından Valencia’ya geçit vermedi. Demek ki futbolcunun kafası rahatsa performansı da göz kamaştırıyor.

MAÇIN ADAMI: Ersin Destanoğlu