Top
Fuat Uğur

Fuat Uğur

Fugur1864@gmail.com

05/07/2016

PKK’nın beli Avrupa’da kırılır, Kandil’de değil

Hep söylüyoruz, PKK terörizmine yönelik 45 yıllık mücadelede böyle bir başarı kaydedilmedi. Üstelik PKK’nın uluslararası desteği, bölgedeki tahkimatı, teknik ve silah donanımının bir terör örgütünün kapasitesi için en üst seviyeye çıkmış olması hesaba katılırsa başarı katsayısı daha da artar.
Bu başarı terörü bitirir mi?
Lafı ortasından söyleyelim.
Avrupa’dan insan ve parasal kaynak akmaya devam ettiği sürece elde edilen başarı hiçbir zaman kalıcı olmayacak.
Bu yüzden terörü önce Zürih’te, Paris’te, Londra’da, Berlin’de bitirmek gerek.
Şırnak, Mardin, Cizre ve Diyarbakır yeterli değil.
Bu kadar net.
Şu kadarını söyleyelim.
Bugün Avrupa’da AK Partili bir Kürt olmak, Şırnak ya da Diyarbakır’da yaşamaktan daha riskli ve tehlikeli. Çünkü, PKK’ya haraç vermeyen tüccarın, PKK aleyhtarı duruş sergileyen bir iş adamının barınabilmesi, hayatta kalabilmesi çok zor.
 
PKK’LI OLMAYAN KÜRT İŞ ADAMININ ANLATTIKLARI
 
Avrupa’da yaşayan ama ismini vermeyeceğim bir Kürt iş adamıyla konuştum önceki gün. Kendisi vaktinde solcu olan tanıdığım aynı zamanda. Önemli tespitleri var. Özellikle “Terör örgütü Avrupa’da bu kadar organize ve güçlüyken, topladığı paraları oluk oluk Kandil’e akıtırken, o da yetmezmiş gibi buralarda beyni yıkanan gençler dağlara taze kan olarak yollanırken Türkiye’de hiçbir siyasi-askerî girişim kalıcı sonuç alamaz” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Kendinizi Erbil’de, Rojava’da, Kandil’deki PKK şeflerinin yerine koyup düşünün. Milyonlarca Dolar, Frank, Euro akıyor. Dolayısıyla akıl almaz bir maddi güç elinizin altında. E sizin için savaşacak ve ölecek gençler de geliyor. Niçin terk edesiniz ki bu konumu? Adamsa adam, paraysa para...”
Peki, PKK’ya bu imkânları sağlayan güç merkezleri neresi? Özellikle öne çıkan iki ülke yukarıda da belirttiğim gibi İngiltere ve İsviçre. Eğer PKK ile mücadele kapsamlı hâle gelecekse örgüte darbeyi öncelikle bu iki ülkede vurmak gerekiyor.
 
THY’NIN RESMΠACENTESİ AMA PKK SEMPATİZANI
 
Bunun da yolları var. PKK Avrupa’daki konumuna, Avrupa devletlerinin korumasından o kadar eminler ki sıfır güvenlik tedbiriyle yaşıyor. Dahası para kaynakları bakımından son derece rahatlar. Çünkü hiç kimse onlara “Sen ne yapıyorsun hemşerim?” diye sormuyor.
Adam Erdoğan’ı idam edilirken resmeden bir fotomontajı face book sayfalarında yayınlıyor ama sonra aynı sayfada onu Antalya plajlarında denizde boy verirken de görebilmek mümkün. Bu rezillere Türkiye’ye geldiklerinde birileri çıkıp da “Hoş geldin” deyip hesap sormadığı ve konforlarını bozmadığı takdirde aynen devam edecekleri aşikâr.
Konuştuğum Kürt iş adamı çok önemli bir konuya daha parmak basıyor:
“Burada PKK’nın para kaynağı olmanın yanı sıra, örgütün parasını transfer eden ve aklayan şirket sahipleri de var. Bu şahıslar örgüte verdikleri destek nedeniyle buralarda ticareten çok avantajlı konumdalar. Ne satarlarsa daha çok satıyorlar. Ne karışan var ne görüşen. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve ülkeye sürekli giriş çıkış yapmaktalar. Türkiye onlar için cennet. Sahillerdeki en lüks otellerde tatil onlarda, Boğaz’da rakı balık sefası onlarda, Türk istihbaratı ne yapıyor bu arada?”
Tamam, Avrupa’da PKK’lı olmak cazip olabilir ama ellerindeki Türkiye imkânını alalım.
THY acentesi NATO’yu Türkiye’ye davet edip “Türk ordusu sivil katliamı yapıyor” diye yazıyor, ardından Antalya otellerinde poz veriyorsa birileri de ona “Hepsi buraya kadardı” demeli.
Avrupa’da terör örgütüne bağış yapanların hepsinin Türkiye’ye girişlerinde sorun yaşayacaklarını bilmeleri gerek.
PKK’dan kopmuş ya da kopmak isteyen herkesle tek tek ilgilenilmeli. Bunun istihbari faydaları göz ardı edilmemeli.
Ve en mühimi, Avrupa kamuoyuna PKK terörünü anlatmanın yollarını bulmalı. Büyük şirketlerimiz Avrupa’daki Türkler için, içe dönük çıkan gazetelere ilan yağdırırken bu ülkelerin gazetelerine de ilânlar verip onların yayın politikalarında etkili olmalı. Çok basit bir örnek. İsviçre’de hemen her sabah otobüs duraklarında bedava satılan 20 Minute adlı gazete sadece reklam ile yaşıyor. Sabah trene binen vatandaş bu gazeteyi eline alıp eğer “Cizre’de bir Kürt sivilin evine Türk askeri girip onu öldürdü” diye asparagas haber okuyorsa, “Demirtaş İsviçre’de en üst düzeyde karşılansın mı?” diye anket yayınlanıyorsa geçmiş olsun. İşte o gazeteye THY reklamları neden verilmesin?
Özetle; Kandil’in yolu Avrupa’dan geçiyor.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları