Top
16/07/2016

Washington’daki PKK lobisi ve vurulmayan köy...

PKK’da yaprak dökümü devam ediyor.. Bahoz Erdal’dan sonra önemli bir isim daha, HPG’nin (sözde askerî kanat) kuzey alan sorumlusu, bir başka deyişle de Türkiye sorumlusu Fethi Şarlatan etkisiz hâle getirildi.
Bir önceki yazımızdaki, Bahoz gerçekleri terör örgütü yandaşlarını bayağı kızdırmış olmalı ki bot hesaplardan saldırmayı sürdürüyorlar. Bu da attığımız taşın tam da yerini bulduğunu bayağı bir kurbağayı da ürküttüğümüzü gösteriyor.
Gerçekleri, bağımsız ve güvenilir kaynaklardan teyit ettiğimiz bilgileri paylaşmaya devam edeceğiz.
ABD bir süredir Irak ve Suriye’deki dizayn hareketlerini -işte siz de biliyorsunuz- PYD başta olmak üzere bazı grupları kullanarak DAEŞ’i saf dışı bırakmayı hedefliyor.
Çok detaya girmeyeceğiz ama diğer yandan da PYD’yi parlatıp, allayıp pullayıp, Türkiye’ye ‘bakın bu PKK değil, hatta bunun PKK ile hiç alakası yok’ demeye getiriyor.
Ta Çekiç Güç zamanından bu yana stratejik ortağımızla PKK konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.
Suriye sahasını, ABD özel kuvvetleri ile planlayan Bahoz’un öldürülmesi, Washington’da birilerini çok üzdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama önemli bir konu daha var.
PKK bir süredir Washington’da çok ciddi bir PR ve lobi faaliyeti yürütüyor.
Bir süredir bu konu ile ilgili bilgi toplamaya, detaylara ulaşmaya çalışıyorduk. Paralel gibi, PKK lobisi de Washington’da üst düzey bağlantılar kurmaya çalışıyor. Randevular isteniyor..
“Kürtlere baskı” ve “medya özgürlüğü” yani o bildik konular her zaman olduğu gibi yine revaçta.
Her yere girip çıkmaya, Türkiye’nin aleyhine olabilecek her fırsatı kullanmaya çalışıyorlar. Güya PYD ve PKK’ya arka çıkıyorlar. 
Washington’daki kaynaklarımız, PKK lobisinin hızla büyüdüğüne ve genişlediğine dikkat çekiyor. Ermeni lobisiyle ciddi iş birliği içinde olduklarını öğreniyoruz.
Ne mi yapılmalı? Temsil ve aynı dilin konuşulması anlamında yapılacak yeni ve çok şey var. Yahudi lobisi ile koordinasyon yapılabilir. Medya özgürlüğü ve Kürtlere baskı yalanı karşı harekatla pekâlâ püskürtülebilir. 
ABD sözcülerinin son günlerdeki sözleri iyi okunursa yukarıda yazılanlarla bağı daha iyi anlaşılır. Özetle;
Washington boş bırakılmamalı...
Gelelim tekrar Suriye ve Irak’ta sahada olanlara.. Bahoz ve Şarlatan’ın etkisiz hâle getirilmesi PKK içindeki güç savaşlarını yeniden tetikleyeceğine kesin gözüyle bakabiliriz. Ama unutmayalım-ki sahanın diliyle baronların dili farklı olabilir.
Bu bizi yanıltmamalı. Bir örnekle bunu açalım isterseniz:
Bir piramit düşünün: Bu piramidin içinde herkes birbirini manipüle etmeye, kandırmaya, alt etmeye çalışıyor. Kavga ederken veyahut savaşırken aslında perde arkasında gizli bir iş birliği var. Olaylara bakarken, kim ne yapıyor, bu yapılan kime yarıyor değerlendirmesi bizi en doğru yere götürecektir. Hem PKK, dolayısıyla PYD’nin ve DAEŞ’in kendisini çok iyi kullandırttığını ve kendisini kullananları kullanmaya çalıştığını aklımızdan çıkartmamız lazım.
Suriye’de kavga eder gibi görünen PKK (PYD) ve DAEŞ’in sahada nasıl iş birliği içinde olduklarını hep beraber görmedik mi?
 
Nefes kesen takip
 
PKK’nın sözde Kuzey saha sorumlusu Ferhat Şarlatan etkisiz hâle getirildi. Yaşıyor-yaşamıyor konusunun bir önemi kalmadı. Yaşasa bile bu saatten sonra kimseye hayrı dokunmaz. Detayları gazetelerden okumuşsunuz. Ama olayın teknik takip anlamında müthiş bir hikâyesi var. Yeni bir başarı hikâyesinden söz ediyoruz. Türkiye artık terör elebaşlarına nefes aldırmıyor. Tam da enselerinde. Askerî yetkililerden müthiş ve dikkat çekici bilgiler edindik. Paylaşalım hemen:
Vurulan terörist (Ferhat Şarlatan) PKK’nın sözde Kuzey saha sorumlusu yani, Bahoz’un yerine gelen. Kuzey saha derken bütün Türkiye’den sorumlu. Türkiye’deki kanlı saldırıların planlayıcısı ve faili.
Yemek yerken, Metina’da kaldığı barakada Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından vuruluyor.
Asker, bu teröristi uzun süredir izliyordu.. Bu vurulma olayı öncesinde Şarlatan’ın Kuzey Irak’ta bir köyde olduğu tespit ediliyordu.. Ama o köy vurulmadı... Askerî yetkililer ‘vurmadık çünkü…’ deyip şöyle devam ediyorlar:
“Kaldığı köyde masum siviller vardı. Terörle, PKK ile hiçbir bağı ilgisi olmayan, hiçbir şeyden habersiz insanlar vardı. Vurursak sivillerin zarar görebileceğini değerlendirdik. Bu yüzden bekledik ve izlemeye devam ettik...”
Başına 4 milyon TL ödül konulan Şarlatan vurulduktan sonra bölgedeki bir hastaneye götürülüyordu.. Oradan da bir başka hastaneye.. Son götürüldüğü hastaneden hâlâ çıkış yapmadı. Morgda mı yoksa komada mı belli değil. Böbrekleri çalışmıyor. Saldırıda bir ayağını da kaybetmiş. PKK’lıların toplandığı, hatta yakınlarda BM kamplarının bulunduğu, tanıdık bildik bir bölgedeki hastanede.. Neyse..
Türkiye teröristlerin ensesinde ve adım adım takip ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri hastaneye de operasyon yapmıyor:
“Bu bizim ta Osmanlıdan beri gelen bir geleneğimiz, şiarımız.. Biz hastane, okul, cami ve sivillerin bulunduğu yerleri vurmayız.”
Şarlatan, alelade biri değil, PKK’nın üst kademesinden.. Bu noktada askerin yaptığı değerlendirme dikkat çekici:
Bu da bizim için altı üstü bir terörist... Diğerlerinden tek farkı işlemiş olduğu suçların kabarıklığı.”
Bahoz ve Şarlatan’dan sonra PKK moral ve motivasyonunu iyice kaybetti. Terör örgütü Türkiye’de duvardan duvara vuruldu. Bu demek değil ki PKK tam anlamıyla bitti tükendi.
İnisiyatif artık Türkiye’de.
Daha iyi, daha güzel haberler çok yakında inşallah...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp