Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh), öleceği vakit ağladı!
Yakınları geldiler.
Ve sebebini sordular.
Cevâbında;
"Dünyâdan ayrıldığım için ağlamıyorum” buyurdu.
Yakınları;
“Niçin ağlıyorsun?” dediler.
Buna cevâben de;
Resûl-i ekrem, bana;
“Dünyâdan ayrılırken, sermâyeniz bir yolcunun yol azığından fazla olmasın” buyurmuştu. Ben bu tavsiyeye uyamadım, onun için ağlıyorum" dedi.
● ● ●
Bir gün, misâfiriyle bir yere gidiyorlardı.
Bir ara acıktılar.
Yiyecek bir şey de yoktu.
Selmân-ı Fârisî hazretleri, ileride bir geyik ile bir kuş gördü.
Onları yanına çağırdı.
Hiç îtiraz etmediler.
Hemen yanına geldiler.
O iki hayvana;
"Bu kimse benim misâfirimdir, sizi bu arkadaşıma ikrâm etmek istiyorum" buyurdu.
Boyunlarını büktüler.
Yâni, “Pekâlâ” dediler.
O zât çok hayret etti!
Ve kendisine;
"Ey efendim! Siz geyik ve kuşu çağırdınız. Hiç îtiraz etmeyip ve kaçmayıp yanınıza geldiler, ben hayret ettim" dedi.
Selmân-ı Fârisî de;
"Bunda şaşacak ne var? Bir kimse Allahü teâlânın emirlerine itâat eder, isyân etmezse, Onun mahlûkları da ona itâat eder, isyân etmezler" buyurdu.