Top
Abdüllatif Uyan

Abdüllatif Uyan

abdullatif.uyan@tg.com.tr

18/05/2002

İmâm-ı Gazâlî "rahmetullahi aleyh"

"Ubâde bin Sâmit"ten edilir ki rivayet: Kim Kur'ân-ı kerîmi ederse çok tilâvet, Vaktâ ki o müslüman, gelse "Ölüm" ânına, "Kur'ân" dahî, âcilen gelir onun yanına. Ne zaman ki o mevtâ yıkanıp kefenlenir, "Kur'ân-ı kerîm" dahî, hep o kimse iledir. Vaktâ ki tekfin bitip, giderken kabristana, Gelip girer göğsüyle kefeni arasına. Kabre konulduğunda, az sonra "Münker-Nekir", Adında iki melek, o kabre geliverir. Kabir suallerini sorarken o mevtâya, "Kur'ân" çıkıp yerinden, gelip girer araya. Melekler ona der ki: "Sen çık ki aramızdan, Biz sual soracağız bu kimseye bu zaman." Meleklere cevaben, Kur'ân-ı kerîm dahî, Der ki: "Ben, bu kimseden ayrılamam vallahi. Çünki çok okuyordu, o beni hayatında, Ben de garip bırakmam onu garip ânında." "Fasık"lardan birisi, etmişti bir gün vefat, Rüyada gördü onu, hâl ehli, iyi bir zât. Azablar içindeydi, hüzün çöktü kalbine, Aradan zaman geçti, rüyada gördü yine. Baktı ki "Hâli iyi", sevinip buna derhal "Hikmeti nedir?" diye eyledi ondan sual. O dedi: "Yanımıza geldi bir mübarek zât, O gelince, azabtan kurtulup oldum rahat." Mevtâ, kabirlerinde görür ve işitirler, Ziyaret edenleri görür, tanır, bilirler. Zîra Peygamberimiz buyurdular ki yine: "Bir kimse vefat edip, konulunca kabrine, Defin işi bitip de, dağılırken insanlar, Halkın ayak sesini, kabrinden o da duyar." "Bedir"de öldürülen yetmiş kadar kâfirin, Hepsini, bir çukura doldurdu eshap o gün. Bundan birkaç gün sonra, Allahın Sevgilisi, O çukurun başına gelip durdu kendisi. Her birinin adını söyleyip birer birer, O çukurdakilere şöyle hitab ettiler: "Ben, kavuştum Rabbimin va'dettiği zafere, Siz de, kavuştunuz mu azab ve elemlere?" Sordu hazreti Ömer: "Ey Hakkın Peygamberi, Çürümüş leşlere mi söylersin bu sözleri?" Buyurdu ki: "Yâ Ömer, yemin ederim ki, siz, Beni, onlardan fazla duyucu değilsiniz."
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp