Top
Abdüllatif Uyan

Abdüllatif Uyan

abdullatif.uyan@tg.com.tr

11/05/2002

İmâm-ı Gazâlî "rahmetullahi aleyh"

Eğer "Ölü" ağzından akmış ise tükrüğü, Alt dudağı sarkmış ve kararmışsa hem yüzü, O kişi, ihtimâl ki, "Şakâvetle" ölmüştür, Cehennemde yerini görmüş de üzülmüştür. Eğer ki ağzı açık, sanırsın ki gülüyor, Yüzü balmumu rengi, güzel ve gülümsüyor. Büyük bir ihtimâlle, "Saâdetli" kişidir, Cennetteki yerini görüp de sevinmiştir. Melekler, böyle rûhu, Cennet ipeklerine, Sararak iletirler "Âlâ-yı illiyyîn"e. Bu meleklerin başı, hazret-i "Cebrâil"dir, Birinci kat semaya, o ruh ile yükselir. "Kimsin?" diye sorulur, der ki: "Ben Cebrâil'im, Filân oğlu filândır yanımda getirdiğim." Onlar dahî derler ki: "Hoş geldi, safâ geldi, Îmân ve i'tikadı doğru ve pek güzeldi." İkinci kat semaya çıkınca "Kimdir?" denir, "Cibril", hem kendisini, hem de onu bildirir. Onlar dahî derler ki: "Hoş geldi, safâ geldi, Ta'dîl-i erkân ile namaz edâ ederdi." Üçüncü kat semaya daha sonra varılır, Aynı sual ve cevap orda da tekrarlanır. Onlar dahî derler ki: "Hoş safâ geldi bu zât, Seve seve verirdi malından uşur, zekât." Dördüncü kat semaya çıkılınca sonra da, Aynı sual ve cevap, tekrarlanır orada. Derler ki: "Safâ geldi, ne iyi müslümandı, Oruçlarını tutup, haramlardan kaçardı." Sonra beşinci kata varınca "Kimdir?" denir, Yine aynı şekilde Cebrâil cevap verir. Derler ki: "Safâ geldi, biliriz kendisini, Allah için yapardı, o Hac farîzesini." Altıncı kat semaya, varıp kapı vurulur, Yine aynı şekilde, sual cevap olunur. Derler ki: "Safâ geldi, ederdi çok istiğfar, Yetim ve âcizlere, yapardı çok hayırlar." Oradan varırlar ki, "Sidret-ül müntehâ"ya, Sual cevaptan sonra yükselirler oraya. Denir ki: "Safâ geldi, ne hoştur ki bu kişi, Allah rızası için yapıyordu her işi." Oradan da yükselir "Nûr" ve "Zulmet", "Su" ve "Kar", "Ateş" deryalarından yukarıya çıkarlar. Bir nidâ olunur ki, o sırada onlara: "Bu, kimin rûhudur ki, getirdiniz buraya?" Cibril aleyhisselâm bunu cevaplandırır, Ve der ki: "Evliyâdan, filân oğlu filândır." Denir ki: "Yaklaştırın, daha da yakın olsun" Sonra nidâ olunur: "Sen, ne iyi bir kulsun."
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp