Top
Yılmaz Özdil

Yılmaz Özdil

yozdil@hurriyet.com.tr

18/02/2023

Üç oda bir tabut

Maraş mesela.

Kahraman şehrimiz.

Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir.

Herodot'un anlatımına göre, Hitit generali Maraj'ın adını taşır.

Hititler yaşadı orada.

Asurlular yaşadı.

Medler, Persler yaşadı.

Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Emeviler yaşadı.

Selçuklular yaşadı.

Osmanlı yaşadı orada.

3500 yıl…

Bu 3500 yıl boyunca, Maraş'ı şehir olarak kullanan bütün medeniyetler kale'nin çevresinde yaşadı; arşivleri inceleyen herkes görüyor ki, bütün yapılaşma kale'nin oturduğu tepenin civarındaydı.

Kurtuluş Savaşı sırasında nüfusu 35 bin kişi kadardı.

Uzak köyler hariç, bu 35 bin kişinin tamamı kale'nin çevresindeydi.

Elbette tesadüf değildi.

Elbette jeoloji, jeofizik, statik gibi kavramları bilmiyorlardı ama, 3500 yılın imbiğinden süzülen tecrübe, o yaşadıkları kale çevresinin sağlam olduğunu onlara öğretmişti, sağlam zeminde yaşamaları gerektiğini öğretmişti.

Maraş sulak ve bereketli topraklara sahip olduğu için, 3500 yıl boyunca gelirinin neredeyse tamamı tarım ürünlerinden oluşuyordu.

3500 yıl boyunca tarım şehriydi.

3500 yıl boyunca tarlalar sadece tarla olarak kullanıldı.

3500 yıl boyunca hiç kimse “gideyim de tarlanın ortasına binalar dikeyim, tarım alanlarını şehir merkezi yapayım” diye düşünmedi.

Son 20 yıl hariç…

Son 20 yılda akılalmaz bir hızla tarlalarda inşaat başladı.

Maraş ovası betonlaştı.

Nehir yataklarına ilçeler kuruldu.

Şehir genişledi, genişledi, genişledi.

2013 yılında matah payeymiş gibi “büyükşehir” oldu.

2000 yılında Maraş'ın şehir merkezi 25 kilometrekareydi.

2020 yılında 115 kilometrekare haline geldi.

Binalaşma neredeyse beş kat genişledi.

2000 yılında Maraş'ın tarım alanları 225 kilometrekareydi.

2020 yılında 160 kilometrekareye küçüldü.

Maraş böyle.

Gaziantep farklı mı?

Adıyaman farklı mı?

Malatya?

Şimdi sıkı durun lütfen…

Türkiye yılda 20 milyon ton buğday üretiyor.

Türkiye yılda 80 milyon ton çimento üretiyor!

Türkiye yılda 55 milyon ton sebze ve meyve üretiyor.

Sırf İstanbul'da yılda 60 milyon ton hafriyat çıkıyor!

Sırf İstanbul'daki moloz, bütün Türkiye'nin bir yıl boyunca ürettiği sebze meyvenin toplamından daha fazla!

Tarlalara, bağlara, zeytinliklere tohum yerine, beton dikiyoruz.

Bunun neticesi?

Saman ithal ediyoruz.

Enkaz altında ölüyoruz.

Bu kafayı değiştirmezsek, yiyecek buğdayımız bile olmadığı için askıda ekmek kuyruğunda bekleşip, ailemizin sıcacık yuvası diye üç oda bir tabut satın almaya devam ederiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları