Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

30/11/2022

Ölmemek için savaşan kadın!

Kadın cinayetleri bu yıl zirve yaptı…

Dövülen, sokaklarda sürüklenen, yüzü dahil tüm vücudu sopayla, odunla mosmor edilen, ölümden zar zor kurtulup hastaneye kaldırılan kadınlar bu zirvede yer almıyor!..  Siz son 10 ay içinde bu ülkede kaç kadın vahşice, sapıkça öldürüldü, yok edildi biliyor musunuz?

Tam tamına 280 kadın kadın!..

2021’de bir yılda öldürülen kadın sayısına bu yıl 10 ay içinde ulaşılmış durumda! Bu satırları yazdığım sırada bile korkuyorum; acaba sayı artmış mıdır, bir zavallı kadın daha kocası, eski eşi, babası, erkek kardeşi, erkek arkadaşı tarafından katledilmiş midir diye!..  Üstelik şüpheli kadın ölümleri yok bu ölüm listesinde! Son yıllarda öldürülen, ölümüne dövülen, sakat bırakılan kadın sayısı binlerle ifade ediliyor!

Görüyorsunuz, cennet ülkemizde kadını dövmek, işkence yapmak, göstere göstere öldürmek ne kadar kolay!..

Kadına yine orantısız güç işkencesi!

Peki, kadın ne yapacak?..

Şiddete karşı kendini nasıl savunacak? Dövülmekten, işkenceden, ölümden kendisini nasıl sakınacak? Kadını bu vahşetten bir nebze olsun koruyacak “İstanbul Sözleşmesi”ni imzalayan devletin,  bir kişinin imzasıyla sözleşmeden ayrıldığı bir ortamda hakkını, hukukunu nasıl güvence altına alacak?

Birlik olarak, dayanışma ruhuna sarılarak tabii!..

İşte, kadın dernekleri, dayanışma platformları bunun için kuruldu, kuruluyor… Farkındalık yaratmak, iktidara seslerini duyurmak, toplumda karşılık bulmak için çalışıyor, düpedüz savaş veriyorlar…

25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” idi. Tee, 1999’da Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilmişti. Kadınlar da, taptaze işlenmiş vahşi cinayetlerin gölgesinde, seslerini duyurmak, cinayetleri protesto etmek için İstanbul Taksim’de buluşmak, şiddete karşı haykırmak için buluşmak istemişlerdi. Daha geçen yıla kadar Tünel Meydanı’nda  Anayasal haklarını, demokrasilerde sonuna dek var olan yürüyüş haklarını kullanmak isteyen binlerce kadın bir araya gelir… İstiklal Caddesi’nde yürürlerdi, haykırdıkları slogan gayet açık ve netti:

Artık yeter! Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok!

Bu kez bu kadarına bile izin verilmedi! Kaymakamlık yasak kararı almıştı. Kadınlar Tünel meydanında anayasadan kaynaklanan hakları için direndiler.

Bu kez de polis şiddetine maruz kaldılar!..

Hem de ne maruz kalış; polis, dağılmayan gruba biber gazı ile müdahale etti! Ortada, gözleri kan çanağına dönen, biber gazıyla kavrulan kadınlar topluluğu vardı bu kez!.. Tek suçları ‘yaşam haklarını savunmak’ olan 200’ü aşkın kadın sert müdahale ile gözaltına alındı. Müdahale o kadar acımasızdı ki, bu sırada kadınlardan birinin bacağı kırıldı.. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadın şiddeti, kendisini korumakla yükümlü güvenlik güçlerinden görmüştü:

Bravo!..

Kadına müdahale kararını verenlere bir ufak hatırlatma!

Önce, kadınlara böylesine “orantısız güç” kullanma talimatı veren polis şeflerine, onlara daha da yukarıdan emir veren en büyük Türk büyüklerine sormak lazım:

Neden?

Orada bir terör eylemi mi vardı? Yürüyüşe katılan kadınlar silah filan mı taşıyordu? Kamu düzenini bozucu bir eylem miydi düzenlenen yürüyüş? Ayrımcılık, halkı kin ve nefrete sürükleyici sloganlar mı atılıyor, pankart ya da dövizler filan mı taşınıyordu?..

Neydi böylesine orantısız güç kullanmanın nedeni?

Beyler, senenin her günü öldürülen, şiddete uğrayan, sokak ortasında kurşunlanan, bıçaklanan, çocuğunun gözü önünde biçilen, hatta yüzüne asit bile atılan kadınları siz bizlerden çok daha iyi biliyor, görüyor, yaşıyorsunuz. Çünkü olay yerine ilk ulaşan, iş işten geçtikten sonra bile olsa sanığı izleyen, yakalayan sizlersiniz!..

Ey yukardakiler, bu vahşeti durdurmakla görevli olan iktidar sahipleri, yönetiminizde geçen seneler boyunca kadına yönelik şiddet yüzde bilmem kaç bin kez artmışken, kadınlar sapır sapır öldürülürken sus pus olan da sizlersiniz!.. Bu şiddeti önlemek üzere imzalanan anlaşmanın ortacan kaldırılmasını. Sağlayan, alkış tutan da sizlersiniz!..

Bu durumu protesto eden, anasının ak sütü gibi helal demokratik haklarını kullanmak isteyen kadınlara bu zulmün amacı nedir?.. Bu vahşetin, bu sapkınlığın yarın, öbür gün Allah vermesin sizin çocuğunuza, kardeşinize, annenize, bir yakın akrabanıza dokunup dokunmayacağının da bir garantisi yok!

Ne istiyorsunuz kadınlardan?!.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp