Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

27/01/2023

CUMHURİYETİN VALİSİ

Benim babam valiydi!.

Tam 36 yıl bu ülkenin dört bir yanında görev yaptı. Bingöl Karlıova’dan Antalya’nın Serik ilçesine, Kilis’ten Nazilli’ye, Cihanbeyli’den Kığı’ya, Karlıova’ya, Sultanhisar’dan Buldan’a, Kilis’e Haymana’dan İstanbul Adalar’a, Kahramanmaraş’tan Tekirdağ’a, Elazığ’dan Zonguldak’a ülke kazan o kepçe dolaştı durdu. Yaşamını yitirdiğinde Konya’da vali yardımcısı görevini sürdürüyordu..

Yıllar önce  “Sesli Gazete” programıma konuk olan Hüsamettin Cindoruk’la geçmişi anarken söz babamdan açılınca hiç duraksamadan, “efsane kaymakam” deyivermişti.

-Öyleydi!.

Yukarıda saydığım yerlerin çoğunu onunla birlikte dolaştım. Elazığ’da görev yaparken, Keban Barajı’nı görmeye gelen zamanın Köy işleri Bakanı’nın uçakla giriş salonu arasına kırmızı halı serilmediği için köpürüp hakaret etmesine karşılık ‘s….r’ çekmesi dışında hakaret ve şiddet kullandığını hiç görmedim.

Kilis’te kaymakam olarak görev yaptığı sırada köylünün anasını ağlatan bir toprak ağasını bir saatten fazla kapısında beklettikten sonra odaya çağırıp biraz sinirli bir tonda söylediği şu sözleri hiç unutmadım:

-Efendi, efendi, sen kim oluyorsun da bu zavallı insanları ezmeyi kendinde hak görüyorsun. Burası Türkiye Cumhuriyeti, babanın çitliği değil. Sen de padişah değilsin!..

Zavallı babam, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını apar topar Elazığ’a tayini çıkınca anlamış mıydı bilmiyorum. Ben anlamıştım!.

Ruhu şad olsun, Sevgili Hasan Pulur’un, bu ülkesine sevdalı insanın yaptıklarıyla ilgili yazdığı yazılar kalınca bir kitap olurdu kanımca… Turgay Zileli Cumhuriyetin valisiydi.

-Babam, adam gibi adamdı!..

Balık baştan kokunca!..

Çok sonraları, devlet hizmetinde “insan kalitesi” epey irtifa kaybetti…

Hiç unutmam zamanın Denizli Valisi buyurmuştu:

Kentte olay istemem. Huzursuzluk çıkaranın bacağının kırılması için size tam yetki veriyorum!..

Vali Bey bu sözleri kime söylüyordu?. Emrindeki polislere. Hem de basın mensuplarının  izlediği bir toplantıda!.. Yıllar sonra bu kez İçişleri Bakanı sıfatlı muhterem aynı talimatı verecekti, maalesef; ancak uyuşturucu baronları için değil, onların piyonu olan torbacılar için!

-Ülke bu tür “valiler”, “kaymakamlarla kaynıyordu!..

İstanbul Valisi, ‘Filistin askısı’ diye bilinen aşağılık işkence aletini, “Birileri sopa bulmuş şov yapıyor. Büyütmeye gerek yok” diye nitelendirmişti örneğin… Bolu Valisi hakkını arayan bir depremzedeyi, üstelik bir kadını “bozguncu” diye tokatlamış, görevine aslanlar gibi devam etmişti!.. Bir takım ‘vali’ sıfatlı görevliler, Başbakanın elini öpüyor, bir kısmı da bakan eşlerini resmi törenle karşılayıp uğurluyordu, hiç sıkılmadan…

Ve tüm bu rezillikler gayet doğal karşılanıyordu!..

Boynuz kulağı geçer!..

Ben şimdi taa geçmişe uzanma ihtiyacını niçin duydum?..

Devir değişti, yeni “kabile düzeninde” biraz önce marifetlerini saydığım “vali” kılıklı görevlilerin yaptıkları, bugünkülerin yanında “devede kulak” kaldı da ondan…

Bugünün “vali” sıfatı taşıyan görevlileri, yukarıdan talimat almayınca huzursuzlanan, çözüm sürecinde cansiperane hizmet verdikten sonra şimdilerde “cengaverliğe”

soyunan, iktidarın“gönüllü üyesi” gibi davranmayı marifet sayan muhteremlerden oluşuyor…

Gelelim bu yazıyı paylaşmamın ana nedeni olan son örneğe…  Bir hafta kadar önce Binali Yıldırım’ın mahdumu Erkam Yıldırım, Erzurum’a gitti. Vali Okay Memiş ve İl Jandarma Alay Komutanı tarafından karşılandı. Tanıklara göre karşılamada bir tek bando eksikti!  Biz tüm bunları sosyal medyaya düşen haber ve acıklı bir fotoğraftan öğrendik. Ne vardı peki fotoğrafta? Şu vardı:

Erkam Yıldırım, bir koltukta iyice kaykılmış, bacaklarını açmış oturuyor, bir yandanda elindeki 33’lük tesbihi çekiyordu. Vali Bey ve resmi giysili Alay Komutanı ise tam karşısında oturuyordu…

Utandım! Vali Bey, büyük tepkiler karşısında öyle bir açıklama yaptı ki, yine utandım! Bakın ne diyordu:

Linç edildim. Devlet adamına böyle yaklaşılır mı? Seviyesizlik…

Çok haklıydı… Haklıydı da Devlet adamı meselesi havadaydı maalesef! Hele sonrasında bir açıklama daha yaptıki iyice utandım. Durumu şöyle izah ediyordu muhterem:

Kendisi de kilolu biri olduğu için her yerde fotoğrafta göründüğü gibi oturuyor. Bize karşı lakayt bir tavır olsa, bunu ben fark ederim…

Vah vah vah deyivermişim… Fotoğrafa bakarken 90’lı yılların başına dönüverdim; o müthiş fotoğrafı ve o valinin sözlerini anımsadım… Turgut Özal, yanılmıyorsam Konya’da, otobüsün üzerinde halka hitap ediyordu. Konya Valisi de oradaydı. Otobüsün üzerindeki herkes, izleyicilerin Özal’ı daha iyi görebilmek için bağırdığı “çök, çök” komutu üzerine çömelmişti. Bir tek vali ayaktaydı. Özal’ın “Sen de çöksene Vali Bey” uyarısına şu yanıtı vermişti:

-Devlet diz çökmez!..

O vali merkeze alındı.

Aradan çeyrek asır geçtikten sonra “devletin valisinin” “iktidarın gönüllü neferine” dönüştüğü, üstelik bununla da gurur duyduğu günleri yaşıyoruz ne yazık ki!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp