Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

22/03/2024

Demokratik sivil anayasa mavrasına devam!

Merak etmeye, hatta endişelenmeye bile başlamıştım...

AKP’li Cumhurbaşkanı, yıllar içinde, sayısını hesaplayamayacağım kadar diline doladığı anayasa değişikliğini nihayet bir kez daha gündeme armağan etti de huzura erdik.

Çıktı milletin karşısına, gayet mağdur ifadeyle üçüncü kez oturduğu cumhurbaşkanlığı koltuğunda artık son dönemini yaşadığını adeta ‘veda” tadında açıkladı!

Sonra ne oldu dersiniz? Önce MHP lideri Devlet Bahçeli şahlandı; oy birliği ile yeniden MHP Genel Başkanlığı’na seçildiği kongrede yaptığı konuşmada şöyle dedi:

-Sayın Cumhurbaşkanı ayrılamazsınız, bu milleti yalnız bırakamazsınız, yeni yüzyılın kurtarıcısı olarak sizi görüyoruz!

Çağrı, göz yaşartıcıydı gerçekten; üstelik yol da gösteriyordu:

-Ya anayasa değişikliği ya da erken seçim!

Küçük ortağın lideri neredeyse gözyaşlarına gark olacak denli büyük bir heyecanla bu sözleri sarf edince Büyük ortak cenahında da açıklamalar patlayıverdi haliyle... Ve tabii, tam da düşündüğüm gibi bir anda anayasa değişikliği üzerinden “yeni anayasa” hayalleri de körükleniverdi!

Hani, el demişken, değişiklik ne demekti; baştan aşağı değiştirilse, şöööle yerli ve milli bir anayasa yapılsa güzel olmaz mıydı yani!

-Türkiye’ye yakışır gayet demokratik ve de bir o kadar sivil anayasa yapmanın zamanı gelmemiş miydi a dostlar!

Tek adam rejiminin “demokratik, sivil anayasası” yıllar yılı pek güldürdü, güldürmeye de devam ediyor beni...
Tanrı da onları güldürsün! Aklıma, 2021 yılının başları geldi. O zamanki açıklamalar da gülünçlü ama bir o kadar da gerçek amacı dışa vurması açısından önemliydi. Şimdi o günlerde kaleme aldığım yazımın önemli bölümlerini paylaşmak istiyorum; asıl amaç neymiş, tam da Cumhuriyetin 100. yılında kotarılmak istenen neymiş görelim.

Aaa, bir baktık yeniden kuruluyormuşuz!

AKP’li Cumhurbaşkanı, “Yeni ve sivil bir anayasa yapalım” dedi, ancak içeriğine ilişkin ser verdi, sır vermedi! Şu sivil lafı çok komiğime gitti doğrusu; öncelikle 1982 Anayasası’ndan geriye ne kaldı onu paylaşayım:

-1982 Anayasası’nın üçte ikisinden fazlası zaten değişti! Üstelik büyük kısmı da AKP iktidarı sürecinde değiştirildi!

Ayrıca, yürürlükteki anayasayı delik deşik eden, Anayasa Mahkemesi kararlarını paspas niyetine kullanan bu iktidarın yeni ve “sivil” bir anayasa yapma girişimini acı bir tebessüm ile karşılayanlardan biri olduğumu belirtmek isterim!..

Devam edelim; içeriği pek gizli “Sivil Anayasa” ile ilgili tartışmalar “mızıkacılar” tarafından hemen manşetlere, ekranlara taşındı tabii... Mesela iktidar cenahından bir muhterem “1921 Anayasası ruhuyla yapılsın” dedi!  “E, birader 1921 Anayasası Kurtuluş Savaşı sürerken kabul edilmiş, en askeri anayasaydı, hani nerede kaldı sivil anayasa” diyecektik ki, bu kez başka bir AKP’li, Adana Milletvekili Cahit Özkan, dilinin altındaki baklayı çıkarıverdi:

-Yeniden Kuruluş Anayasası Yapacağız!

İşte bu! Amacın bu olduğu, bundan daha güzel ve daha açık anlatılamazdı! Ancak fikir sakat ne yazık ki! En önemli soru şu: Yeniden kuruluş için, bir öncekinin ortadan kalkmış olması, bir savaş, bir askeri ya da sivil darbe ile yıkılmış filan olması gerekiyor!

-85 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nin ezici çoğunluğundan habersiz bunlardan biri gerçekleşti de bu milletin haberi mi yok?!.

Tek adam rejimine sağlam bir anayasa gerek!

Lafı hiç uzatmadan, bu iktidar mensuplarının uzun yıllardır ağızlarında geveledikleri, şimdiyse “artık zamanıdır” dedikleri ana amacı özetleyeyim...

AKP’nin önde gelenlerinin her fırsatta “Kendi hikayemizi yazmalıyız” açıklamaları bu hedefin temelini teşkil ediyordu zaten! Söylenmek istenen, büyük bir hınç beslenen “100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti parantezinin” kapatılmasıydı! Öyle ki, Cumhuriyetin bir parantez olduğunu dahi açık açık söylemişlerdi! Diğer bir deyişle şunu da söyleyebiliriz:

-100 yıllık hesaplaşmayı galibiyetle bitirmek, Cumhuriyeti ve Atatürk’ü yok etmek hayaliyle kavruluyorlar!

1921 Anayasası ruhuna gelince; onu da yalnızca 3 nedenden ötürü istiyorlar:

-Öncelikle laiklikliğin yer almaması!

-HDP’yi tavlamak için kullanacakları “Özerklik” maddesinin bulunması!

-Ve tabii “Kuvvetler Ayrılığı” değil, Kuvvetler Birliği’nin yer alması!

Lokum gibi değil mi! “Tek adam” rejimini şööle iyice sağlam bir kazığa pardon anayasaya bağlamak, yasama, yürütme ve yargıyı dilediğince kullanmak, laiklik denilen “beladan” ilelebet kurtulmak... Bunlar olunca hedeflenen sonucu görmemek için ya çok saf ya da kör olmak gerek:

-Türkiye İslam Cumhuriyeti!

Dereyi görmeden paçayı sıvayan muhteremler!

Eh, iktidarın zirvesi ilan edip, etkili, yetkili bir AKP milletvekili de “Yeniden Kuruluş Anayasası” deyince, bir kesim zil takıp oynamaya başladı bile...

Yeni bir “Kuruluş Anayasası” olunca doğal olarak bir de “Kurucu” olacaktı tabii ki... Televizyonlarda, her konuda ahkam kesenlerden biri kendini tutamadı isim de verdi:

-Recep Tayyip Erdoğan!

Hiç kuşkunuz olmasın, yandaş medyasıyla, trolleriyle, benzeri hacı, hocasısıyla, tarikatlarıyla “tarih” adı altında her türden melaneti gerçekmiş gibi sunacaklardır...

-Gereken yanıtı da her defasında bu ülkenin cumhuriyetçi, yurtsever Atatürkçülerinden hakettikleri şekilde alacaklardır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp